Yöntemlerin Bileşimi: Peter Brook
Doğaçlamalarla çalışmayı ilke edinmiş olan Peter
Brook'un kullandığı doğaçlama temrinleri çoğunlukla prova süreci içindir.
Grotowski, Chaikin, Spolin ve Barba gibi eğitime yönelik temrinler
geliştirmemiştir. Ancak oyuncunun gelişimi için sürekli olarak kendini fiziksel
ve zihinsel temrinlerle eğitmesini öngörür, bu nedenle eğitim sürecinde
doğaçlamalara başvurur.
Oyuncuları eğitmek için doğaçlama kullanan Brook' un
amacı 'Ölümcül Tiyatro' dan kurtulmaktır. Doğaçlamalarla çalışan oyuncu,
sürekli olarak kendi engelleriyle yüzleşme şansını elde eder. 'Ölümcül
Tiyatro'nun doğrular bulamayan oyuncusu bunun yerine kendiliğinden yalanlar
üretir; doğaçlamalarla çalışan oyuncu bu yalanları ile de yüzleşir. Yalanı
bulan oyuncu kendini daha derin, daha yaratıcı itkilere açabilir.
Doğaçlamalara, oyuncunun kendisinde nelerin var
olduğunu, kendi kendine bulgulamasına olanak sağlamak için onu özgür bırakmakla
başlanır. Böylece oyuncu kendi olanaklarını keşfe koyulur. Daha sonra oyuncudan
dışarıdan gelen yönergelerle hareket etmesi istenir. Buradaki amaç oyuncuyu
başka hiçbir durumda bulup çıkaramayacağı, içindeki devinimlerini bir dış
uyaran yardımı ile duyarlı bir kulakla dinlemeye yöneltmektir.
Varolan tiyatro eğitim kurumlarında verilen eğitimi
eleştiren Brook, bir tiyatro okulunun başında bulunsa, karakter, durum, düşünce
veya tavırdan çok daha başka şeyler üzerinde çalışmaya başlayacağını söyler.
Şimdi ile geçmiş yaşam deneyimleri arasında bağ kurmak yerine, gerçeklere
ulaşmaya çalışacaktır. Olaylar üzerinde araştırma yapmak yerine, bunların
kalitesi, duygu gerekliliği, kelimelerin, olayların ardında olanları
araştıracaktır. Daha sonra ise nasıl oturulur, nasıl ayakta durulur, kol nasıl
kaldırılır vb., şeyler üzerinde araştırmalara girecektir. O'na göre bunların
koreografi, ruhbilim veya estetik ile ilgisi yoktur, sadece oyunculuk
çalışmalarıdır'
Tiyatro eğitimi veren okullarda sadece doğaçlama
temrinleri kullanımı ile oyuncuların eğitiminin tamamlanamayacağını, bunun
oyuncunun gelişiminde ancak belli bir dönem için geçerli olabileceğini savunur.
"Bir oyunu, tıpkı bütün sanatçılar gibi, bir
bahçeye benzer, otları bir kez değil, her zaman ayıklanmalıdır. Otlar durmadan
büyürler, bu doğaldır, temizlenmeleri gerekir, bu da doğal ve gereklidir
".
Bunun için gereken eğitim, kesintisiz eğitimdir. Brook
oyuncu eğitiminde müzik, ses, hareket; Antik Yunan, Japon ve Afrika şarkıları;
T' ai Chi, akrobasi, beden hareketleri; çene, gırtlak ve dil temrinleri; ritm,
zamanlama, denge, farkındalık ve konsantrasyon gibi çalışmalarının tümünü
kullanır.
"Alıştırma yapmayan oyuncu, 'omuzlarının üstünde
kalan kısmıyla' oynar. Bu belki filmlerde oynamak için yeterli olsa da,
tiyatroda deneyimlerinin tümümü iletmede engelleyici olur. Aslında, konuşmada,
yüzde ya da parmaklarda duyarlılık kolaydır, ancak doğa vermediği için,
gövdeyi, sırtı, bacakları ve baseni çalıştırmak zorunludur. Duyarlılıktan
kasıt, oyuncunun bedeninin her yeriyle iletişim kurmasıdır. Oyuncu, bir
harekete başladığında, her organının yerini tam olarak bilir' .
Eğitilmemiş bir bedeni akortsuz bir enstrümana
benzeterek oyuncunun bedenini temrinlerle akort edeceğini söyler. Böylece
gereksiz yere harcanan gerilimler ve alışkanlıklarda ortadan kalkacak, beden
sınırsız olasılıklara açılmaya hazır duruma gelecektir.
Brook oyuncularından şunları ister:
"Oyuncu egolarından sıyrılmalıdır. Bedeni uyumlu
hale gelmelidir. Hareketleri şaşırtıcı biçimde akıcı olmalıdır ve öylesine bir
kesinlikte olmalıdır ki herşey kendi kendine oluyormuş gibi görünmelidir...
Oyuncu bedeninin tüm öğeleri ile tam bir bütünlük içinde olmalıdır. Böylesine
bir duruma herhangi bir çaba harcamaksızın veya bilinçli bir istekle
ulaşılabilir. Buna sanatsız. sanat adı verilir'.
Brook' a göre doğaçlama sözcüğü, uzun zamandır, bir
çok kişi tarafından kullanılmaktadır ve günümüzde bir klişe haline gelmiştir.
Doğaçlamayı, bir çok kişi çok farklı biçimlerde kullanmaktadır. Doğaçlamanın
iyi ya da kötü, milyonlarca olasılığı bulunur. Ancak Brook, bazı durumlarda,
'nasıl olursa olsun' un bile,karmaşık bazı yöntemlere başvurmaktan daha iyi
olacağına inanır. Çünkü, başlarda oyuncuları harekete geçirebilmek hedeftir ve
bunun için bazen basit bir düşünce bile etkili olabilmektedir. Üstünde
düşünmeden, tartışmadan akla ilk gelen temrinin gerekli zemini hazırlamakta (
havayı yumuşatma ve birbirini tanıma ) etkisi olacağını, ancak bunun uzun
tutulduğunda çok çabuk sıkılmayı da beraberinde getireceği uyansında bulunur.
Çünkü zeki oyuncu, kendisine çocuk gibi davranılmasından hoşlanmaz. Yönetmen
bunun önüne geçmek için hızlı hareket etmeli ve çalışmalara yönelik yeni
öneriler getirme.konusunda uyanık olmalıdır. Temrinler seçerken oyuncuları
enerjik duruma getirmeyi ve üzerinde durulan temaların ortaya çıkarılmasını
hedeflemelidir.
Doğaçlamaya başvurmasının gerekçelerini şu şekilde
sıralar: Herkesin rahatlamasına yardım edecek olan ilişkiyi sağlayacak
atmosferi yaratmak ve sınav havası yaratmadan, herkesi hareketleri konusunda
serbest bırakmak. Başlangıçta kaçınılmaz olarak varolan korkunun önüne geçip, güven
yaratmak. Doğaçlamalarla oyuncu yenilenir, kendisinde ve diğer oyuncularda olan
her ayrıntının iç yankılarını duyarlılıkla algılamaya başlar. Oynadığı her
oyunda farklı olabileceğini, bir öncekine benzemediğini görür ve böylece her an
kendini yenilemeye yönelir. Doğaçlamalar bireysel olarak oyuncuyu hazırladığı
gibi grup dinamiğine de yardımcı olur. Ayrıca eğlenceli bir ortam yaratarak,
büyük bir enerji kaynağının ortaya çıkmasını sağlar ve bu enerji oyuncuların
yaratıcılığının önünü açar.
Doğaçlamanın iki biçimi vardır:
1. Oyuncunun
istediği çeşitlemeyi yapmada tamamen özgür bırakıldığı, yaratıcılığın oyuncu
ile ateşlendiği doğaçlamalar.
2. Çalışmayı
yönlendiren tarafından dışardan verilen yönergelerle belirlenen doğaçlamalar.
Brook 1963 yılında R.S.C' de Charles Marowitz ile
birlikte, Artaud'nun düşüncelerinden yola çıkarak, 'Şiddet Tiyatrosu' adını
verdikleri bir topluluk oluşturarak doğaçlama çalışmalarına başlamıştır.
Brook ve Marowitz topluluklarını oluşturmak için
başvuran oyuncuları bazı sınavlardan geçirmişlerdir. Elemelerdeki amaçları,
tiyatro okullarında kullanılan yöntemler yerine farklı bir yöntem denemektir.
Bu nedenle oyuncuları tek tek denemek yerine toplu olarak ( sekiz-on kişi)
alıp, bir saat süre ile birlikte çalışmışlardır. Brook yaptıkları
doğaçlamaları: A Theatrical Casebook kitabında açıklamıştır:
Sahne Parçasına Müdahale: Oyuncu önceden hazırladığı iki
dakikalık parçasını istediği gibi oynar, sonra oyuncuya yeni bir karakter ve
yeni bir durum verilir ve hazırladığı parçasının sözleri ile bunları
gerçekleştirmesi istenir. Doğaçlamanın ikinci aşamasında başka bir karakter ve
durum verilerek oyuncunun parçasının üçüncü yorumunu gerçekleştirmesi beklenir.
Bu da başarılınca oyuncuya bir anahtar kelime verilir ve parçasını oynarken
verilen anahtar kelime komutu ile birinci, ikinci veya üçüncü yoruma geçmesi
istenir.
Metin ve Alt Metin: Oyuncuya anlamsız bir metin verilir. Metinde
sezilebilir bir durum yada karakter yoktur. Oyuncu metindeki sözleri kullanarak
bunu olabildiğince anlamlı hale getirir.
Nesne Çağrışımı: Bir nesne sahneye atılır. Oyuncu mimle bu
nesneyi kullanarak bir sahne oluşturmaya girişir. Bir şeyler yakaladığında
sahneye bu nesneden bağımsız ikinci bir nesne atılır. Oyuncu bu nesneyi ilk
oluşturduğu sahnede, birbiri ile ilişkili bir durumda kullanmaya çalışır yada
bu nesnelerle tamamen yeni bir sahne yaratır.
Sürekliliği Olmayan Doğaçlama: Chaikin'ın Durma ve Başlama doğaçlamasına
benzeyen bu doğaçlamaya bir oyuncu basit, anlaşılabilir bir harekete başlar (
kazmak, boyamak ). Diğer bir oyuncu bu hareketle ilgili diyalog içeren başka
bir hareket belirleyerek sahneye katılır. Sıra ile diğer iki oyuncu da onlara
katılır. Beşinci oyuncu bunlardan tamamen bağımsız bir hareket başlatır. Diğer
iki oyuncu da yukarıdaki ilkelere göre sırası ile ona katılır. Bu durum da
kendi içinde gelişip, belli bir olgunluğa ulaştığında, başka bir oyuncu, yeni
bir hareket başlatarak süreci devam ettirir. Böylece birbirinden bağımsız üç
ayrı sahne aynı anda sürdürülür. Her grubun içinde en az oniki değişik durum
dalgalanmaktadır.
Bütün bu aşamaları geçen oyuncularla 'Şiddet Tiyatrosu
Topluluğu' oluşturulmuştur. Topluluk oniki haftalık bir çalışma dönemine
girmiştir. Brook çalışmanın başlarında yaptıklarını açıklar:
"Bir oyuncuyu karşımıza oturtup ona hiçbir
fîziksel devinim gerektirmeyen tiyatrosal bir durum düşünmesini söyledik ve
hepimiz. bu durumun ne olduğunu bulmaya çalıştık. Kuşkusuz bu olanaksızdı,
zaten yaptığımız işin en önemli noktası da buydu. Bundan sonra yapılacak iş,
anlamanın gerçekleşebilmesi için gerekli en azın ne olduğunu bulmaktı: Bu bir
ses, bir devinim, bir ritim miydi, bunlar birbirinin yerini alabilir miydi,
yoksa hepsinin kendi özel gücü ve sınırları mı vardı? Bu bakımdan çok dar
sınırlamalarla çalışmaya başladık. Bir oyuncu bir düşünceyi iletecektir,
başlangıç noktası her zaman için yansıtmak z.orunda olduğu bir düşünce ya da
dilek olacaktır ama sözgelimi bir parmak, bir ses tonu, bir çığlık ya da ıslık
çalına yetisinden başka kullanabileceği bir şey yoktur".
Bu çalışma döneminde Brook ve Marowitz birlikte
ilkeler belirlemişler ve Marowitz bu ilkelere uygun doğaçlama temrinleri
üreterek bunları uygulamıştır.
Kullanılan Temrinler:
Sese Giriş: Oyunculara çeşitli nesneler verilir ( kutu,
kazmak için alet, sopa vb.).Böylece herkeste vurabileceği ya da vurulabilecek
alet olur. Özgürce ses denemelerine girişen oyunculardan ritm oluşturma
denemeleri yapmaları istenir. Giderek ikili, üçlü aletlerin ortak ritmleri
oluşturulur. Bir oyundan seçilen bir sahne (Romeo Juliet) sadece ritmler
kullanılarak oynanır. Böylece ritm farklılıkları ve ritm ile kombinasyonlar
oluşturma denenir ve oyuncu sesi ve bedeni yerine nesneleri kullanabileceğini
görme fırsatı bulur. Ses sadece konuşmada değil çeşitli sesler üretmede de
kullanılır. Aynı şekilde beden de özgürleştirilirse dil gibi ifadeli
kullanılabilir hale getirilebilir. En önemlisi ses ve hareket kullanarak,
duygular ve düşüncelerin iletilmesi sağlanabilir.
Ses ve Hareketin İfadesi: Temrin: Yorgun bir günün
sonrası eve gelinir, içeri girilip palto çıkarılıp, asılır, bir içecek
hazırlanıp, masaya oturulur. Birden masada duran bir mektup olduğu farkedilir.
Mektup içeriğini tamamen oyuncu belirler, buradaki tek koşul mektupta
yazanların oyuncuyu derinden etkilemesidir. Ancak bu etkilenme sadece ses ve
hareket kullanımı ile ifade edilir. Örneğin, ifade için ilkel bir canlının bir
uzay silahı ile vurulması gibi bir durum seçilirse çıkarılan ses ve yapılan
hareket önceden tahmin edilemez olur ve oyuncuya farklı olanaklar sunar. Oyuncu
sandalye ve masayı mobilya yerine yapı malzemesi olarak kullanmaya başlar. Yüz
ifadesi, büyütülen ses ile Java masklarına ve Zen heykellerine benzer.
Sürmeyen ve Kesikli: Chaikin' ın da kullandığı bu doğaçlamada ana
hedef oyunculuk biçeminde kopukluk yaratmaktır. Oyuncunun bir yerden bir yere
ulaşan, tasarlanmış bir öykülemeye ilişkin alışkanlıklarının önüne geçilir.
Bunun için kullanılan temrinler:
Oyuncular belirledikleri X karakterinin yaşamını
canlandırırlar:
1. Sahne: X' in ev
sahibi X' den
aylık kirayı almak ister.
2. Sahne: X' in kız
arkadaşı X' e ne
zaman evleneceklerini sorar.
3. Sahne: X'
in babası X' den yazmayı bırakıp, bir şirkette işe girmesini ister.
4. Sahne: X'
in arkadaşları X' in sorunlarını bir yana bırakıp onlarla birlikte bir
birahaneye gidip, içmesini isterler.
5. Sahne: X'
in okul arkadaşları X' e uğrayıp, eski güzel günlerden
sözetmek isterler.
6. Sahne:
Sigorta satış elemanı X' e sigorta poliçesi alması için baskı yapar.
Bütün bu sahneler birbirlerinden bağımsız olarak
çalışılıp, belli bir olgunluğa getirilir. Daha sonra X kişisi sahnenin ortasına
gelir ve önceden oluşturulan sahneler sıra ile bu kez X'le birlikte oynanır,
Giderek iki ya da üç sahne aynı anda X' e isteklerini kabul ettirmeye çalışır.
Son olarak ise altı ayrı sahnenin hepsi aynı anda X' le birlikte sürdürülmeye
çalışılır.
Hamlet Kolajı: Hamlet yaygın olarak bilinen bir oyun olduğu
için seçilmiştir. Oyun anlatıya dayanmadan yirmi dakikaya indirilir. Hamlet' in
yaşamı ve bilinçaltının yansımaları gibi parçalardan oluşan iki bölüm
oluşturulur. Bu radikal düzenlemede esas olan Shakespeare' in sözlerinin aynen
kullanılmasıdır.
İlişki: Oyuncuların birbirlerine bakmadan da
birbirlerini görebilmelerine dayanan bu doğaçlamada, oyuncuların aralarındaki
bağı güçlendirmeye yönelik çalışmalar yapılır. Grup ritmine bağlı olmak, kan
dolaşımı veya kalp atışı yolu ile hemen hemen psikolojik olarak gerçekleşir. Bu
türde ilişkiler dost ve akrabalar arasında, bazı karı -koca ve aşıklar ya da
ezeli düşmanlar arasında olur.
Grup Görüşmesi: Oyuncuların bireysel gelişimlerini sağlama
yanında takım birlikteliği de önemlidir. Bunun için toplulukta yer alan her
oyuncu belli bir kişinin bir yanını göstermeye yönelik bir çalışmaya girer.
Örneğin, belirlenen kişinin sesini biri, bilinçaltını başkası alır ve bu
parçaların bütünle ilişkileri sorgulanır. Grup tam bir takım olarak çalışarak
bütünü oluşturmaya çalışır. Bu temrinle oyuncuların birarada çalışması
sağlandığı gibi grup uyumunun oluşması da desteklenir.
Chaikin'ın da aynı ilkelerden yola çıkarak oluşturduğu
benzer bir doğaçlaması vardır. Brook aynı temrini ilerleyen süreç içinde daha
karmaşık hale getirerek kullanır. Bunun için iş başvurusu durumu ele alınır. îş
görüşmesinde bulunan bir kişinin işi almak için gösterdiği girişken, ılımlı
yüzü ile gerçekte olan saldırgan, ters yanı arasındaki çelişki oyuncularca
doğaçlanır. Bir oyuncu görüşmedeki sevimli yanı ortaya çıkarmaya çalışırken,
grubun diğer elemanları aksi yanını sergiler. Örneğin: A toplum dışına itilmiş,
uzun yıllarını hapishanede geçirmiş bir serseridir. Yeni özgürlüğüne kavuşmuş
ve büyük bir şirkette rutin bir işe girmek için iş görüşmesine gelmiştir.
Şirket A' nın özgeçmişini bilir ancak ona bir şans tanımaktan yanadır. A'nın
işe gereksinimi vardır ama birileri tarafından yönetilmek düşüncesinden nefret
etmekte bu nedenle karar vermekte zorlanmaktadır. Grubun diğer elemanları A'nın
farklı yüzlerini sergiler.
B. Nazik,
kibar yanını,
C. Ekonomik
gereksinimini,
D. Uyumlu
görünme çabasını,
E, Her şeye
karşı tepkiselliğini,
F.
Korkaklığını vb.
A kendisine sorulan soruları yanıtlar. A'nın
söyledikleri ile aslında söyleyemedikleri arasındaki farkı grup üyeleri
açığa çıkarır. Her yanıt oyuncular tarafından değiştirilerek ekolu veya
büyütülerek verilir:
İşveren : Bu işi yapmak hoşuna gidecek mi?
A : Evet,
sanırım çok seveceğim.
B: Kime
ne?
C : Bir
hafta dene de gör.
D : Bir ay
boyunca bu masada mı oturacağım!
E: Bunun
gibi bir takım elbise giyebilir miyim bilmiyorum.
F: Buradan
kapı dışarı edilecek miyim, bakalım!
G : Gözünün
üstüne bir yumruk atmayı isterdim.
Her oyuncu A
ile aynı anda ama mekanikleşmeden konuşur.
Doğaçlama ve Gereklilikler: Oyuncu bir sahneyi doğaçlar
sonra bu doğaçlamasını üç bölüme ayırması ve her bir bölümü konuyu anlatan bir
cümle ile belirlemesi istenir. îkinci aşamada doğaçlama sadece bu üç cümle
kullanılarak yinelenir. Üçüncü aşamada üç cümle üç kelimeye indirgenerek
doğaçlanır. Son aşamada ise sadece sesler kullanılarak doğaçlama yapılır:
A ve B sevgilidir. A kız arkadaşını sevmediğini anlar
ve ondan ayrılmak ister. B ise A'dan ayrılmak istemez.
1. Doğaçlama
:A'nın üç konuyu anlatan üç cümlesi:
A :
İlişkinin bitmesini istiyorum.
Nazik olmalıyım.
İkna olmayacağım
B :
İlişkinin sürmesini istiyorum.
İncinmek istemiyorum.
İkna etmek için neden bulmalıyım.
2.
Doğaçlama: Üç kelime :
A: Ayrılmak.
Nazik.
Hayır.
B :
Sürdürmek.
İncinmemek.
Neden.
3.
Doğaçlama: Sesler:
A:
Ay-naz-ır.
B : Sür-in-ne.
Vites Değiştirme: Oyuncunun hızlı değişimlere uyum
sağlamasına yönelik olan bir çalışmayı Chaikin' da kullanır. Üç oyuncuya ipucu
olacak sesler verilir. Örneğin A' ya zil sesi, B' ye düdük sesi ve D' ye gong
sesi. A zil sesini duyunca bir sahneyi doğaçlamaya başlar, B ve C hemen A' nın
doğaçlamasına katılırlar. îki, üç dakika sonra doğaçlama sürerken düdük sesi
duyulur B hemen bir öncekinden tamamen farklı bir sahneyi doğaçlamaya girişir.
A ve C bu yeni olaya katılırlar. Bu doğaçlama da biraz gelişince gong sesi
duyulur ve C başka bir sahneye başlar, diğerleri ona katılır.
Konuşma ve Resimleme: Oyuncunun benzetme dağarcığım
açığa çıkaran bu doğaçlamada, beklenmedik bir şeyle karşılaşması ve buna
jestle, sesle ya da boyayla tepki göstermesi denenir. Örneğin, oyuncu bir
kapıyı açar ve umulmadık bir şeyle karşılaşır. A evinden çıkar, kapısını
kilitleyip anahtarını cebine koyar, asansör düğmesine basıp, beklemeye başlar,
elindeki gazeteye gözatar. Asansörün gelme sesi duyulur, asansörün kapısı
açıldığında karşılaşmayı hiç beklemediği ve büyük tepki duyduğu birinin
kendisine yöneldiğini fark eder. ( Oyuncu bu kişi ile nasıl bir bağlantısı
olduğunu önceden kararlaştırır. ) Hızla şövaleye gider ve o anki tavrını
resmeder.
Bu tür bir doğaçlama mektup bulma doğaçlamasında
da kullanılabilir. Doğaçlamada önemli olan hemen o andaki duygu ile hareket
edip, o duyguyu resmetmektir. Üstünde düşünülüp, zaman kullanıldığında çalışma
amacına ulaşmaz, tepkinin spontan olması gereklidir. Doğaçlamanın ilerleyen
aşamalarında oyuncu kendi belirlemediği biri ile karşılaşır. Evinde bir yabancı
ile karşılaşabilir. Bu tür beklenmedik durumlarla karşılaşma, tepkinin mantıklı
bir zemine oturtulmasının da önüne geçer.
Doğaçlamanın başlarında yarım yamalak, kaba taslak
olan resimler doğaçlamanın ilerlemesi ile birlikte daha anlamlı hale gelir.
Brook bu tür bir doğaçlamayı Sıçrayan Kan,
Paravanlar ve Marat 1 Sade gösterilerinde
kullanmıştır.
Brook' un Boş Alan kitabında yer
verdiği doğaçlama temrinleri:
Takım ruhu yaratmak ve oyuncuları, içlerinden biri
umulmadık bir şey yaptığı zaman ötekilerin bunu alıp aynı düzeyde
yanıtlayabilecekleri bir noktaya ulaştırmak için, Brook' un önerdiği doğaçlama,
Shakespeare' in oyunlarındaki tiradlardan birini alıp kanon gibi, üç sese
ayırmak ve üç oyuncuya baş döndürücü bir hızla artarda yineletmektir. Bir diğer
doğaçlama temrini , "Olmak ya da olmamak, işte sorun burada"
dizelerini alıp her birine bir sözcük olmak üzere yedi oyuncuya vermektir.
Oyuncular bir çember oluşturur ve sözcükleri peş peşe oynamaya, yaşayan bir
anlatım tarzı yaratmaya çalışır. Daha sonra 'olmak' fiili yerine başka fiiller
konarak aynı olay olumlama ve yadsıma ile geliştirilebilir. En sonunda bir
sözcüğün ya da bütün sözcüklerin yerine jestler koymak ve oyuna katılan yedi
kişi arasında canlı bir dramatik akım sağlamak olanağı vardır.
Dil üzerinde çalışmalarda bulunan Brook, oyuncunun
koşuklu bir metni deşifre etmesi ve bunu anlamlı bir biçime dönüştürmesi için
bazı temrinler uygular. Örneğin, Shakespeare' in oyunlarından bir parça alınır,
bunun üzerinde çalışılır. Daha sonra aynı parçada oyuncuların söylemekte zorluk
çektikleri, yapay buldukları bölümleri atıp, rahatlıkla kullanabilecekleri
sözcükleri yerlerine yerleştirerek parçayı bu sözcüklerle oynamaları istenir.
Bunu yaparken, susmaların eşit olmayan uzunluklarının saptanması için,
atladıkları sözcükleri içlerinden yinelerler. Bu kaba ayrım bir kez yapıldıktan
sonra bunun tersi denenir. Silinen bölümler, bunların normal konuşmayla en
küçük bir ilişkilerinin olmadığı bilinciyle oynanabilir. Böylece oyuncu, tek
bir satırlık konuşmanın içinde doğal konuşmaya özgü birtakım akort vidaları
bulunduğunu, başka türden sözcükler aracılığıyla görünür kılınan söylenmemiş
düşünce ve duyguların bu vidalara dolandığını gittikçe daha canlı bir biçimde
görmeye başlar.
Sözsüz diller üzerine yapılan doğaçlamalarda, bir
olay, bir deneyim parçası alınarak, diller paylaşılır durumlara getirilmeye
çalışılır. Bu çalışmada oyuncular, yalnızca doğaçlama yapan, içtepilerininin
eline kendilerini körü körüne bırakan kişiler olarak değil, bir jestin ya da
bir çığlığın kendi bulgulan, hatta yeniden biçimlediği bir nesne durumuna
gelebilmesi için biçim arama ve bulma sorumluluğu bulunan yaratıcılar olarak
görmeye yüreklendirilir.
Bir diğer doğaçlama ise suskunluk üzerine yapılandır.
Spolin' de benzer bir doğaçlama kullanır. Bu doğaçlamada suskunluk ile süre
arasındaki ilişki sorgulanır. Suskun bir oyuncu izleyenlerin karşısına geçer.
îzleyenlerin dikkatinin nereden nereye kadar oyalanabileceği araştırılır.
Müzik biçemleri üzerine de doğaçlama denemeleri
gerçekleştirilmiştir. Sesin olasılıkları bilinçaltı iletişim, ses ve nefeste veya
titreşimde kullanılmıştır. Alışılmışın dışında ses temrinleri ve koro
çalışmaları yapılmıştır. Örneğin, topluluk üyeleri basit bir tema veya ritm
üzerine bireysel doğaçlamalara girişirler, daha sonra bunlara basit hareketler
eklenir. Son olarak ise bu bireysel çalışmalar toplu çalışmalara dönüştürülür.
Burada hedef ustalık değil açıklık ve sadeliktir.
Oyuncunun varlığı aracılığı ile görünmez olanın
görünür kılınabilmesi amacıyla, yinelenen kalıplar anlamında tören konusunda
doğaçlamalar yapılır. Olayların mantıksal sergilenişinden daha hızlı bir
biçimde, daha fazla anlam sunmanın nasıl mümkün olabileceği bu doğaçlamalarla
ortaya çıkarılır.
Brook'un bu doğaçlamalarla hedefledikleri:
"Psikolojiyi yadsıyor, özel ile genel arasında su
götürmez gibi görünen setleri yıkmaya çalışıyorduk: Davranışları günlük yaşamın
fotoğrafik kurallarıyla belirlenmiş, - oturduğu için oturan, kalktığı için
kalkan dış görünüşü içindeki insan yerine, - anarşi ve şiirini neredeyse kendi
sözleriyle anlatan derinliğine insanlarasındaki setleri ".
Zorunluluğun belli güçlere kaynaklık edeceği
düşüncesinden hareketle oluşturulan doğaçlama: Bir odada biri duvara yüzü
dönük, kımıldamadan oturan bir oyuncu ile ondan uzakta, odanın diğer köşesinde
yüzü birinci oyuncuya dönük oturan ikinci bir oyuncunun sözcük kullanmadan,
sadece ses kullanarak, birinci oyuncuya dediklerini yaptırmaya çalışmasıdır.
Bir şeyi anlatma gereksiniminin tek bir araç kullanımı
ile zorlanması üzerine yapılan doğaçlamalar: Bir önceki doğaçlamadaki gibi ama bu kez oyuncular
sadece tırnaklarını yere vurarak, ritmle iletişim kurmaya çalışırlar. Daha
sonra gözler ve başın arkası ile iletişim kurma denenir.
Direnci arttırmak ve bu direnci bir anlatım
mücadelesinde kullanmak için yapılan doğaçlama: îki oyuncu birbirlerine hiç
dokunmadan, baş, kol ya da ayaklarını kımıldatmadan boğuşurlar. Her hamleye
karşı bir hamlede bulunulması zorunludur.
Bu doğaçlamaların hedeflere ulaşmada etkili olduğunu
söyleyen Brook vardığı sonuçlan şu şekilde özetler:
"Sonuçta oyuncu görünmez. anlamlarını iletmek
için zihnini bir noktaya toplamaya gereksinimi olduğunu anladı, istence
gereksinimi olduğunu; bütün coşku dağarcığını yardıma çağırmaya gereksinimi
olduğunu; gözüpekliğe gereksinimi olduğunu; açık seçik bir düşünceye
gereksinimi olduğunu. Ama hepsinden önemlisi biçim gereksiniminin
kaçınılmazlığı sonucuna varmasıydı. Güçlü bir biçimde duyumsamak yetmiyordu,
itkilerinin taşıyıcısı ve yansıtıcısı olacak yeni bir biçim türetmek için
yaratıcı bir sıçramaya gerek vardı. Gerçek 'aksiyon' denen şey budur
işte'.
Brook' un Gizli Bir Şey Yok kitabında
yer alan, topluluğunda kullandığı ancak başkaları tarafından, başka bir
bağlamda tekrarlanmasını sakıncalı bulduğu temrinlerden bazıları şunlardır:
Temrinler:
1. Oyuncuları rahatlatan ve çocukça bir neşeyi
beraberinde getiren bu temrin, akla ilk gelen komut olan ayağa kalkılıp,
oturulması ve yerde bulunan yastığın alınıp, her oyuncunun yanındaki
oyuncularla yer değiştirilmesi ile başlatılır. Daha sonra aynı temrin
hızlandırılarak sürdürülür. Oyuncular birbirlerine çarpmadan, sessiz ve sakin
bir daire oluşturur.
2. Ayakta daire olunup, yerde bulunan yastıkların
oyuncularca alınıp, havaya fırlatılmasıdır. Amaçsız yapılan bu hareketler bir
süre sonra sıkıcı olmaya başlayacağı için çalışmaya ufak bir zorluk eklenir.
Yastıklar havaya atılıp, tutulurken oyuncular kendi çevrelerinde dönüp öyle
yakalarlar. Tempo arttırılır, her atışta oyuncular kendi çevrelerinde birkaç
kez dönerler.
Hareket denetimi sağlanınca buna başka bir öğe daha
eklenir. Yastık havaya atılınca, sağa kayılır ve herkes yanındakinin yastığım
yakalar. Daire bozulmadan, boş hareketler yapılmadan döndürülür. Zor olan bu
temrin, yetkin duruma getirinceye kadar sürdürülür. Böylece ısınma ve canlılık
kazanılır. Oyuncu doğaçlamada, bedenini günlük yaşamında olduğundan daha özgür
bir biçimde kullandığı için bunu zevkle yapar, ancak doğaçlamaya zorluk
eklenmedikçe bir yere varılamaz.
3. Brook' un her gün yirmi dakika veya yanm saat süre
ile yaptırdığı, hazırlık çalışmalarına örnek olan bir diğer temrin ise; dikkati
odaklama, hazır olma, dinleme ve bireysel özgürlük arasındaki ilişkiye
yöneliktir. Doğal ve canlı bir tempo sağlayan bu temrin için oyuncular daire
oluşturup, soldan başlayarak sayarlar. Daha sonra daire içindeki sıra
düşünülmeden, birden yirmiye kadar sayılır. îsteyen başlayabilir ama önemli
olan iki kişinin aynı anda konuşmamasıdır.
4. Aynı hedefe yönelik yapılan bu temrin, oyuncunun
verilen komut üzerine sağ kolu ile istediği yöne doğru bir hareket yapması ile
başlatılır ve dur komutunun gelmesi ile kol olduğu noktada dondurulur. Pozisyon
bozulmadığı için, bedenin duruşunda, düşünülmemiş, planlanmamış bir ifade
ortaya çıktığı görülür.
Bedenin her parçası ile her an binlerce şey ifade
edilebileceğinin farkındalığını arttırmak için, aynı çalışma geliştirilerek
sürdürülür. Çalışmanın ikinci aşamasında, aynı pozisyon bozulmadan, omuzdan göz
kaslarına kadar olan ilişki hissedilmeye çalışılır. Ufak bir hareketle jest
geliştirilir ve bu anlık değişimde, bedenin bütünü içinde bir şeylerin
değiştiği ve tamamlanmamış duruşun daha bütünlük kazanıp, etkili olduğu
hissedilmeye çalışılır.
5. Karşıt bir doğaçlama olan bu temrinde, oyuncular
kendileri bir hareket yapmak yerine, verilen komutu hissetmeseler de ve nereye
varacağını bilmeseler de yerine getirirler. Kol basit bir hareketle kaldırılır,
eller, avuç içi dışarı dönük olarak öne konur. Eller tekrar kaldırılır.
Hareketin gözlerdeki ifade ile nasıl bağlandığı hissedilir.
Aynı durumda müzik dinlenildiği varsayılır, el yavaşça
döndürülürken hareket duygusunun nasıl değiştiğine dikkat edilir. Bu sözsüz ve
akla dayanmayan bir durum olduğu için daha anlamlıdır.
Doğaçlama aynı hareket sınırları içinde, oyuncunun
kendi kişisel çeşitlemeleri ile sürdürülür. Örneğin, avuç açık ya da kapalı
olabilir, hareket istenildiği gibi seçkinleştirilir ve tempo bulunmaya
çalışılır. Canlı bir kalite yakalayabilmek için, bedenin diğer bölümlerinin
hareketiyle oluşan tınının yankılarına karşı duyarlı olmak önemlidir.
Brook' a göre, küçük bir hareket bile ifade içerir ve
bu ifadenin boş ya da dolu olması oyuncunun yetisine bağlıdır. Kalite
ayrıntılarda, sessizliklerdedir, anlam biçimi doldurur. Tiyatro, her zaman,
anlamların araştırıldığı ve bu anlamların başkaları için de anlamlı yapıldığı
yerdir.
Ayna temrinini de kullanan Brook, bir oyuncunun başka
bir oyuncunun hareketlerini aynen yansılarken, bir sonraki hareketi de
içgüdüsel olarak tahmin etmeye çalışmasının başarıyı arttıracağına inanır.
Doğaçlamaya bedenden başlamanın önemini vurgulayan
Brook, özgür bir bedenin yaratılmasını gerekli görür. Grotowski gibi fiziksel
alıştırmalar yolu ile oyuncunun kendisini aşmasını öngörür. Bu temrinlerin
kişiyi özgürleştirdiğine ve korkularının üstesinden gelmede yardımcı olduğuna
inanır.
Stanislavski'nin tersine bedenin yetilerine dayalı bir
yöntemle duygu üretme denenir. Bu yöntemde oyuncu, oynayacağı karakterin
duygularını bilinçli bir yöntemle hissetmeye girişmez, duygular rol için
gereken fiziksel koşullar içinde üretilir. Örneğin sevdiğini birini elde etmek
isteyen aşık, bunu sevdiğine olduğu yerde sözlerle söylemek yerine gerçekten
fiziksel olarak onun peşinde koşarak, merdivenlere tırmanarak yapar. Bu
koşuşturma ritmi, metnin ritmine uyar. Brook, Stanislavski'nin geliştirdiği
yöntem yardımı ile bedensel yaklaşımı (dışsal) ortaya çıkararak kullanır.
"Kedi aslında görsel olarak düşünür. Eğer bir
kedinin yüksek bir yere atlamasını izlerseniz,, atlama isteği ile atlama
hareketinin aynı ve tek bir şey olduğunu görürsünüz,... Brook' un oyuncu
eğitimi için kullandığı temrinlerinde de aynı yol denenir. Oyuncu organik
olarak kendisi ile ilişkili, tamamen bedeni ile düşünür hale getirilmek için
eğitilir: duyarlı ve her şeye açık hale gelir. .Herşeyiyle bir bütünlüğü
olur ".
Oyuncunun beden kullanımının geliştirilmesi ve beden
ile yapabilirliklerin farkına varılması için, yüzü beyaz bir kağıtla
kapatılarak çalışması önerilir. Barba'nın bu amaçla kullandığı temrin ise
oyuncunun yüz ifadesi kullanmadan oynamasıdır. Brook' un bu konuda yaptığı bir
diğer çalışma ise yürüme üzerinedir. Yürüme çeşitlemeleri denenerek, ifadesiz
yürüme bulunur.
Oyuncunun sözleri hareketleri ile uyumlu olmalıdır.
Bedensel çalışmada en iyi dil kullanımı ve aksiyon, oyuncu ve karakter tek bir
bütün olmalıdır. Brook, oyuncunun beden duyarlılığını geliştirmesi için
akrobatik alıştırmalara gereksinimi olduğunu vurgular.
Moshe Feldenkrais'in oluşturduğu beden kullanımı
üzerine olan temrinlerden kalça hareketlerini kullanır. Oyuncular sırt üstü
yere yatarlar, kalçalarını sert hareketlerle farklı yönlere doğru hareket
ettirirler.
Shomit Mitter'ın System of Rehearsal kitabında
yer verdiği ritm, zamanlama ve grup birlikteliğine yönelik Brook' un kullandığı
doğaçlama temrinlerinden bazıları şunlardır:
Ritm: Brook ritm konusuna önem verir. Bu amaçla
Chaikin'ın oluşturduğu doğaçlamalar kuilanır. Bu doğaçlama için, oyuncular iki
gruba ayrılır. Gruplar birbirinden biraz uzakta, karşılıklı oturur. Birinci
gruptan bir oyuncu bir ses ve hareket başlatır, bunu bir süre sürdürür, daha
sonra karşı gruptan birine yönelir. Karşı grupta kendisine yönelindiğini
anlayan oyuncu ayağa kalkıp aynı ses ve hareketi yineleyerek ortaya ilerler ve
ortada diğer oyuncu ile buluşur. Bir süre birlikte ses ve hareketi yaparlar,
daha sonra birinci oyuncu ikinci oyuncunun yerine oturur. Şimdi sıra ikinci
oyuncudadır. Verilen ses ve hareketi minimal ya da radikal değişikliklerle
başka bir şeye dönüştürür ve başka bir oyuncuya yönelir. Çalışma son oyuncuya
aktarılana kadar sürdürülür.
Ritm ve zamanlama, çeviklik, denge, hız ve farkındalık
kazandırılmasına yönelik yapılan bir diğer çalışma ise sopalar doğaçlamasıdır.
Bu doğaçlama özellikle yönetmenliğini David Hays'ın yaptığı 'Amerikan Ulusal
Sağır ve Dilsizler Tiyatrosu'nda yapılan üç haftalık atölye çalışmasında ve
Paris' de sağır ve dilsiz çocuklarla yapılan çalışmalarda kullanılmıştır.
Disiplinli bir katılımı gerektiren bu doğaçlama, önce her oyuncunun sopasının
birbirine temas ettiği bir zemin üzerinde başlar. Topluluğun birlikte hareket
etmesi ile sopalara yaşam kazandırılarak havalandırılır,
giderekcesaretlidüzenlemelerveimgeleriedoğaçlamaçeşitlendirilir.
Sopalarla yapılan doğaçlamanın bir diğer
çeşitlemesinde, oyuncular daire biçiminde sıralanır, yanyana olan oyunculardan
birinin elinde sopa varken yanındakinde sopa bulunmaz. Dairenin ortasına bir
oyuncu girer ve daire dönmeye başlar. Elinde sopa bulunan oyuncular dairenin
ortasındaki oyuncuya sopalarını atmaya başlarlar. Ortadaki oyuncu yakaladığı
sopayı, sopası olmayan oyuncuya atarak, diğer gelen sopalan
yakalamaya çalışır.
Brook, oyuncular arasında etkileşimi sağlamak için
dairesel dizilimi kullanır. Bu biçimde dizilimle gerçekleştirilen temrinler:
Oyunculardan
biri bir hareket başlatır ve bu hareket hiç değiştirilmeden son oyuncuya kadar
aktarılır. Daha sonra bir oyuncunun söylediği bir kelimeye her oyuncu sıra ile
bir kelime ekleyerek bunu son kişiye kadar sürdürür.
Grup birlikteliğini sağlama ve çalışma öncesi gerekli
enerjiyi oluşturmak için kullanılan bir başka doğaçlamada, oyuncular dairesel
dizilirler, elden ele aktardıkları davul tokmağı ile davul çalıp, dans ederler.
Sırayla her bir oyuncu dairenin ortasına giderken daire büyük bir hızla devinir
ve ses ritmleri değişir. Fiziksel enerjinin yoğun olarak kullanıldığı bu
doğaçlamada yılgınlık, canlanma ve umuda dönüşür. Kişiler arası oluşan bu
elektrik kaybolmadan daire olabildiğince daraltılarak yere oturulur ve ele
alınan metin kesintisiz okunur.
Chaikin, Kral Lear ve Bir Yaz
Dönümü Gecesi Rüyası gibi oyunlarda Brook ile birlikte çalışmıştır. Bu
çalışmalarda Chaikin'ın görevi topluluk üyeleri ile doğaçlamalar yaparak
onların bedensel uyarıcıların harekete geçirmek ve bu yolla zihinsel analize
yönelmenin önüne geçmektir. Bunun için oyuncuları dış etkenlerin
belirlediği Uyum doğaçlamasını kullanmıştır. Bu doğaçlamada
hedef, birliktelik ve oluşturulan bütünün bir parçası olabilmektir.
Brook' un topluluğu farklı ülkelerden gelen
oyunculardan oluştuğu için, oyuncuların bir bütün oluşturabilmesi amacı ile
farklı kültürlerin hareket tarzları ve şarkıları temrinlerde kullanılır.
Örneğin, bütün oyuncular diz üstü yere çökerek ellerine kısa sopalar ya da
yelpazeler alarak aralarında bulunan Japon oyuncunun liderliğinde onun
öğrettiği şarkıya söylemeye çalışır.
Brook' da Barba gibi çalışma sürecinin başkalarına
açılmasına karşıdır. Oyuncu ile yönetmen arasında sağlanan güven ortamı yabancı
birinin varlığı ile zedelenebilir.
"Arkamdaki karanlıkta bir kişi bile olsa bunun
dikkati dağıttığını ve bir gerilim kaynağı oluşturduğunu keşfettim. Seyreden
biri, yönetmeni gösterişe bile itebilir ve yönetmen, etkisiz görünmemek,
ziyaretçiyi düş kırıklığına uğratmamak için sessiz olması gereken yerlerde bile
oyuncuya karışabilir”.
Brook, yaptığı çalışmaları ve C.I.R.T.' deneyimini
başkalarına açmak amacı ile farklı ülkelerde, farklı oyuncularla biraraya
gelerek atölye çalışmaları gerçekleştirmeyi sürdürmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder