Süreç Drama ve Tiyatroda Zaman
Bir çok
sanat dalında, özellikle müzik, edebiyat ve tiyatroda, zaman esas olan estetik
elementtir. Tiyatroda olay gelişimi sırasında yapısal ana prensip zamandır.
Dramanın merkezi ilgisi/kaygısı, bir hikaye sunmayı amaçlamayanlar bile,
zamanın amansız akışı içinde olayın (tecrübenin) kesin anını yakalama
girişimidir. Dramatik zaman bu akışı engellese bile, gerçek zaman geçmeye devam
eder.Ayrıca bu, drama süreci içinde ve belli bir zamanda, doğrusal formun kesin/sıkı
nedensel yapısı içinde çalışmanın ya da daha empresyonist, parçalı, panoramik
ve açık bir yapıda işlem yapmanın mümkün olduğu durumlar için de doğrudur.
Geçici Başka
Yerler
Geleneksel
dramatik organizasyonda, hayali geçmiş, dramatik şimdinin kaygıları içinde
dokunmuştur. Bu arada gelecek şeylerde önceden belirtilmiştir. Dramatik
dünyanın take hold olabilmesi için bildirilmiş geçmiş içine acil ve gizli olan
bir ‘cenin gelecek’ yerleştirilmelidir.
Tipik
olarak, oyun yazarı daha önceden olmuş olanların hissini kurar, önemli
olayların birikimine izin verir, ümitlerin acil/kaçınılmaz hissini yaratır,
böylece dinleyiciler için dramatik hareket bir önem kazanır. Bu sürekli
şimdide, geçmiş ve gelecek bir araya gelir. Bu tiyatroda, zamanın ana
karakteristiğidir.
Eleştirilerin
tekrar tekrar vurguladığı gibi, oyun şimdiki anların bir sırasıdır. Bu anlardan
her biri geçmişin bir parçası olmaktan uzaklaşır. Bu anların karşıladığı
birikmiş dramatik tecrübeler, tansiyonu ve mümkün çözümleri tahmin etmeyi
yaratacak kadar yeterli olmalıdır. Doğrusal olmayan yollarla yapılandırılmış
oyunlarda bile, hareket, detay ve şekil olacaktır, tekrarlanacaktır ve
“ümitler” artacaktır.
Dairesel bir
şekilde oluşturulmuş olaylarda, bu çözüm, hiçbir çözüm olamayacağını kavrama da
olabilir. ‘Şimdi’ki hareketlerin birikmesi aynı zamanda bir hazırlıktır. Ama
dramatik tecrübe bu önemin büyümesini ve bu artan/biriken etkiyi içermedikçe
geçmişin gölgeleri geleceği sinsice takip edemez. Bu birikim her zaman
birbirine bağlanmış olaylar grubu içermez; fakat, Beckett’ta olduğu gibi,
hafıza ve arzu zamansız şimdide devan eder.
Anlatı
sanatından farklı olarak, dramanın yönü şimdiye doğru değil, onun ötesinde bir
şeydir. Egemen drama türü gelecek sorumluluk ve sonuçlarla ilgilenir ve kendi
geleceği ile dolu bir şimdiyi sergiler. İzleyici olarak elementlerin tutarlı
bir formunu oluşturmak için çalışarak, dramatik dünyanın kuruluşuna yardım
ediyoruz. Aldığımız bütün dramatik bilgi parçalarını birleştirmek için mücadele
ediyoruz. Dramatik bilgiyle oluşturulmuş dürtüleri anlamlı bir dizgeye
dönüştürmeye ve sonuçları önceden görmeye çalışıyoruz. Geleneksel tiyatro
olaylarında, yazar bu önceden görmeyi sömürür, kullanır ve onları tamamlayarak
beklentileri karşılar. Kader hissi çok yüksektir. Langer’in anmaya değer
cümlesinde, dramadaki insanlar ‘geleceği oluşturanlardır’. Geleneksel tesadüfi
birbirine bağlanmış olaylar grubunun egemen olduğu zamanlarda, olay yine de
bütünsellikle, değişimlerle ve yinelenmelerle oluşturulacaktır. Burada
psikolojik karakterizasyon sabit olmadığı için, dönüşümsel karakterler dramatik
ilişkilerin değişen şekilleriyle tanımlanır. Dramatik yapı, hikaye ve
karakterlerden ayrılır ve düzen üzerine eğilir. Burada geçmiş, şimdi
ve gelecek üst üste gelebilir. Bu tesadüfi olmayan organizasyonlar drama
sürecinde olabilecek olasılıklar arasındadır.
Çifte Zaman
Tiyatrodaki
izleyici için, oyunun hayali olarak oluşturulmuş dünyasında, zaman iki yönde
ilerler. Birincisi, şimdiden, daha keşfedilmemiş geleceğe doğru. Ama oyun
ilerledikçe, geçmişle ilgili ve önceden örneğe göre belirlenmiş bir zaman hissi
olacaktır. Bu yönleri “özel” ve “genel/evrensel” etkileri açısından tanımlamak
mümkündür.
“Estetik hayatın” iki zamanı vardır. Birinde, ki bu
keşif olarak nitelendirilebilir, estetik nesneyi tek ve özel olarak kabul
ederiz. Diğerinde, ki bu özümseme olarak nitelendirilebilir, estetik nesneyi
tecrübe bütününün parçası yaparız, içerik ve yönünden dolayı onu evrensel kabul
ederiz. Bu bizim diğerlerine bakış açımıza sunulmuştur.
Genellikle
dramatik olayı estetik bir nesne olarak düşünmesek de cevabımızın böyle bir
çifte doğası olabilir. Süreç dramanın tecrübesi hem keşfi hem de asimilasyonu
kuşatır. Doğaçlamanın süreç drama gibi, senaryolu oyunlardan daha durdurucu
görünmesi pek olası değildir. Aslında, işin ilk defa evrimleştiği bilgi “şimdi”
duygusunu yükseltmelidir. Bu şimdi duygusu “içtenlikle açığa vurulmamış
gelecek” nedir?e doğru ilerler. Doğaçlama dramaya, risk hissini ve güçlü bir
baş döndürücü niteliği veren de bu gelecektir.
(Süreç
dramada, katılanlar için ilk bakışta zaman olgusunun geçmişi hatırlatır olarak
görülmesi ve önceden bir örneğe göre tasarlanmış olması problematik gelebilir.
Ama bu aşılmaz bir zorluk değildir.) Örneğin, Dorothy Heathcote, evrensel bir
referans ve örneklendirilmiş zaman hissi oluşturmak için bir çok reflective
(yansıtıcı) yaklaşım kullanır. Onun, zamanı geçmişi hatırlatır olarak görme
endişesi kendiliğinden olan bir karşılaşmayla birlikte gider. Bu da onun
çalışmalarının kalitesinin işaretidir ve bu onu yansıtıcı olmayan, özet ve
aksiyon-doğalı kalan doğaçlama dramadan ayırır.
Süreç
dramada, son hem katılanlar hem de lider tarafından önceden görülemez. İş,
başıboş ve rasgele bir sıra izler biçimde görüldüğü zaman; görev, bir embriyo
gelecek yetiştirmek, artarak önem kazanan olayları biriktirmek ve geçmişi
hatırlatan bir zaman hissi geliştirmektir. Bu arada katılanların oynadıkları
rol hakkında ileri derecede incelikle oluşturulmuş biyografiler geliştirmesi ya
da kaşıt yönde birbirine bağlanmış olaylar serisi geliştirmeleri/kurmaları
istenilemez. Frank Miller’da geçmiş hissi dramanın arkasındaki motive edici
etkidir ama geçmişi detaylar halinde açığa vurmak gerekli değildir. Çünkü,
gerçekler anlaşılmaz ve belirsiz oldukça geçmiş hissi güç kazanır.
Dramatik Zamanın Karışıklıkları
Birbirine
bağlanmış olaylar örgüsü, zamanı, şekil vererek insanlaştırır. Geleneksel
olarak organize edilmiş bir olay, zamana şekil verebilir ama önemli olan
takvimsel zaman değildir. Önemli olan sebep-sonuç ilişkisinin belirgin olmadığı
hareketlerde derin düşünceye dalmanın mümkün olduğu gerçeğidir. Bunun olması
için bazı önemli performans zamanlarının geçmesi gerekir. Aristo’dan bu yana,
şu açık ki, olaylar dizisi düşünüldüğünde dramatik aksiyonun belli bir bekleme
süresi gereklidir. Ve bu süre hafızayla kolayca kuşatılabilir olmalıdır.
Tiyatroda
ana element olan bu tür değişiklikler zamanla açığa vurulmuştur. Hareket
istekleriyle beraber, dramatik başrol oyuncuları zihinsel, duygusal ve ahlaksal
olarak gelişme limitlerine doğru büyür. Shakspeare sahnenin ‘iki saatlik
trafiğini’ yazdı. Ve bu, şeklin verilmesi için ve dramatik hareketi açığa
vurmak için gerekli zamanı yaklaşık olarak karşılar. Oyunun hayal
edilmiş/tasarlanmış dünyasının zamanı, aktörlerin ve dinleyicilerin hemfikir
olduğu bir zamanda olmalıdır, ki bu gerçek zamandır.
‘Zaman’ ve zaman, ‘dünya’ ve dünya, aktörler ve
izleyiciler kesişmelidir, ki bu karşılaşma tiyatrodur.
İster
oyundaki seyirciler, ister süreç dramadaki katılımcılar olalım, olayların
süresi ve bu zamansal boyut bize şunlar için fırsat vermelidir:
· Bizden önce durumu yakalamak.
· Geçmişin yayıldığı zamanı anlamak.
· Hareket ve çeşitleri ya da hareket
ve sonuçları arasındaki ilişkiyi yakalamak.
· Beklentileri geliştirmek ve onları reddedilmiş/gerçekleşmemiş
ya da tamamlanmış olarak görmek
Dramatik
yapının çok tesadüfi olmadığı yerlerde, olaylar yine de bir zamansal boyut
ister; ki bu boyut, hareket ve olayların belli tarzlar biçimde (küresel ya da
panoramik devirli) oluşturulmasına izin verir. Doğrusal / tek boyutlu olmayan
tarzlar çok net olarak belirtilmelidir. Böylece dinleyicilerin farklı
beklentileri hissedilmiş olur. Örneğin, Beckett’ın “Krapp’ın son şeridi”,
şekillendirilmiş ve tekrarlayan olaylar sırasıyla başlar ve sözsel bir yan
yoktur. Biz geleneksel olaylar dizisini açığa vurmak yerine, tekrarlayan
çeşitleri ve değerlendirmeleri önceden görmekle başlıyoruz.
One-Act Oyunu
Belirtmeye
değer ki, performans olarak iki saatten daha uzun süren bir çok oyun olsa da,
ilk seviyede çok az kısa oyun var. Dram yazarlarının performans zamanının çok
sınırlı olduğu durumlarda, zamanı bir element olarak kullandığı yollardan
bazıları süreç dramada gerçek zamanın süresinin temel olup olmadığını
belirlemeye yardımcı olur. Natüralist One-act oyunlar; Synge, Lady Gregory ve
Chekhov tarafından yazılmış olanlar gibi, halk hikayelerine ya da
dramatikleşmiş şaka ya da anektotlara benzer formlar alırlar. Birçok özet
doğaçlama, süreçte uygun yapıları paylaşırlar. Second City’nin The Farmer and
The Hooker bu gruba girer. Şakalar, anektotlar ve mimikler sıkı bir şekilde
sanki sahneye konan performanslar gibi yapılandırılmıştır ve dramatik sergi,
tansiyon ve tersine dönme içerir.
Bir çok
deneyden sonra, Eugene O’Neill one act oyunları kendi amacı için yetersiz
gördü, aynı zamanda onu, şiirsel bir şeyler ve uzun oyunlarda desteklenemeyecek
ruhsal duygular yaratmak için iyi bir araç olarak gördü. Daha az natüralist
kısa oyunlarda, Synge’nin Riders to the Sea’si (Denize giden atlılar) gibi,
Wilder’in The Happy Journey’i (Mutlu yolculuk) gibi ve Yeats’ın dizesel
oyunları gibi, zaman bilinçli/kasıtlı bir şekilde sömürülür ama onun
etkilerinin sürmesi için performans zamanı sınırlı olmalıdır.
Doğaçlamaların
çok yoğun olması da mümkündür. Aşağıdaki örnekte, Keith Johnstone şiirsel ve
zamanı aşan bir niteliği olan bir doğaçlama tasvir eder.
“Anthony Trent hücredeki bir tutukluyu oynuyordu.
Nasıl olduğunu hatırlayamadığım bir şekilde Lucy Fleming geldi ve Anthony onu
görünmezlikle donattı. Önce Anthony korktu ama kız onu sakinleştirdi ve onu
kurtarmaya geldiğini söyledi. Kız onu hapisten kurtardı ama Anthony serbest
kaldığı ilk an öldü.”
Synge’nin
Riders to the Sea’sınde de benzer bir yoğunluk vardır. Zaman neredeyse
dayanamaz bir şekilde daraltılmış ve kısaltılmıştır. Synge “one-act” formunun
sınırlarından haberdardı. Kısa oyunların istediği konsantrasyon, sahnenin
tamamlanmış halinin ne olması gerektiği konusundaki öneri ve başlıkları vermesi
için yazara imkan verir. Bir çok doğaçlama, özellikle süreçler için düzenlenmiş
olanlar, öneri ve başlıklarla sınırlıdır. Süreç drama tek bir zamanla sınırlı
değildir. Ama etkilerinin oluşması için upuzun olması da gerekmez.
Tecrübenin
Ayrımı
Birçok yazar
düzenli doğrusal formun hipnotik gücü olduğunu reddeder ve yaşamın tasvirler,
örnekler ve tecrübenin ayrımı içinde tamamlanmamışlığını ve devamsızlığını
temsil etmeyi seçerler. Benzer şekilde, bilimde, “alan” terimi doğrusal bir
şekilde açığa vurulmuş zaman fikrinin yerini almıştır. Diğer medyadaki
artistler gibi, oyun yazarları da dramadaki zaman ilerlemesinin zorbalığından
kurtulmaya çalıştılar ve onun yerine zihin tabakasının yol açtığı ‘şimdi’nin
karmaşık boyutunu yakalamaya çalıştılar.
Beckett’ın
That Time’ın başlangıcında dinleyicinin yüzü görülebilirdir. Bu arada üç ses
iki yandan ve yukarıdan gelir. Bütün oyun bir tekrarlamalar formudur. Ses ve
hafızalar (hatıralar) zamanın dışından gelir ve oyunun performansının gerçek
zamanına yerleştirilir. Bu tür dramanın anlaşılması güçtür ve ilgilenilen nesne
zamanın akışının kendisidir.
Zamanı temel
konu edinen birçok modern oyun yazarından biri olan Beckett, oyunlarının
başlıklarında kendi saplantılarını sergiler: Waiting for Godot
(Godot’yu Beklerken), End Game (Oyun Sonu), Krapp’sLast Tape
(Krapp’ın Son Bandı), Happy Days (Mutlu Günler) ve That
Time (Bu Zaman). Zamanın kendisini, denetlenen ve merkezi konusal olan
bir özelliğe çevirerek, zamanı, bir dramatik element olarak özet çevre içinde
kullanmanın zorluklarını Beckett aştı. Sonuçlanan yoğunluk formun kısalığını
ister. Thorton Wilder kısaltan zamanı tecrübe etti ve onu The Long Christmas
Dinner’ında (Uzun yılbaşı yemeği) konu edindi. Burada bir ailenin 90 yıllık
iniş ve çıkışları tek bir yılbaşı içinde anlatılır. Durumun durgun ve
değişmeyen özelliği ailedeki değişimlerle anlatılır. Böylece oyun Szondi’nin
deyişiyle zaman hakkında dünyevi gizem oyunu halini alır. Diğer modern yazarlar
gibi Tennenese Williams zamanı yazar için o kadar esas olarak görür
ki, oyunun içeriğinde “hayatın yokedicisi, zaman”ın etkisi olmalıdır. Ona göre
zamanın durdurulması olaya derinlik ve önem katar.
Dramatik
devamsızlığı keşfetmek doğrusaldan çok sözün gelişine –ya da içeriğine-
göredir. Dinleyiciyi kurgudan çok içeriğin tansiyonuna çekmek için, sözsel ve
görsel şekil bir arada olmalıdır. Özellikle karakterizasyon konusunda bu tür
çalışmanın oyun yazımı için etkileri büyüktür. Bu modern gelişsel (gelişime
göre) karakterin dramanın ana akımındaki örneği Milller’İn Death of a
Salesman’da (Satıcının Ölümü) görülür. Burada zaman dahilidir. Karakter gelişimi
yataydan çok dikeydir. Birçok açıdan, doğrusal bir yolla açığa vurulan
birbirine bağlanmış olaylar grubu ve karakterleri geliştirmeye çalışma yerine,
drama sürecine katılanlar için dikey karakterizasyon yaratmak ve dönüştürmek
daha kolay olabilir. Bunların etkileri, görüş değişiklikleri (özellikle
karakter gelişiminde) ve görsel elementler üzerindeki vurgunun artmasıdır.
Gertrude
Stein’in tecrübeleri Amerikan Avant-garde’ını ve Richard Foreman’ın
çalışmalarını etkilenmiştir. O geleneksel dramanın kısaltılmış zamanı diye
tanımladığı şeyden kaçınmaya çalıştı. Burada izleyicinin cevabı sahnede
olanların bir adım gerisindedir. Onun çözümü hikayesel ilerleme olmadan
olayları yapısallaştırmaktı. Bu durağan kompozisyon, ki burada oyun bir
manzara, şimdiki hareketlerin panoraması olarak görülür, sıralı olmayan sahne
resimleri/görüntüleri serileriyle özel bir derin düşünsel rüya olarak tecrübe
edilir.
Dairesel
Zaman
Güçlü
şekillerin, yoğun ruh hallerinin, rüya misali durumların yaratılmasına dayanan
tiyatro olayları özellikle kısa zaman bölümleri içinde sunulduklarında en
etkili olabilenlerdir. Absürd ya da sembolist dramanın en uygun uzunluğu,
şiirsel dramada olduğu gibi, one-act oyuna benzere. Bu tip birçok modern oyun,
zamanı dairesel ya da köşeli formda kullanarak etki ederler. Dairesel zaman,
tek bir bölüm içeren olaylar serisinin sırayı bağlayan bir tesadüfi zincir
olmadan kendisini tekrar etmesidir. Ionesco’nun The Lesson’unda (Ders) olduğu
gibi. Dikkat çeken ve hatırlanabilir olan bitişik zamanı ve diğer elementleri
üretmek için bu olaylar dikkatli bir şekilde oluşturulmuş olsa da bu tür
dramanın açıkça gelişigüzel olan niteliği, ‘olanlar’la
paylaşılır,. Bu dramda eksik olan Langer’in ”sonuçsal hareketin
uğursuz ileri hareketi” diye adlandırdığı dairesel zamana dayanır. Eda St
Vınncent’in one-act oyunu “Aria Da Capo” daha az rasgele olan dairesel formun
bir örneğidir. Burada olayın şiddet hareketinde bir değişiklik olmaz ve bu
hareket diyalogun açılması ve kapanması ile köşeli hale getirir.
Theatre
Machine’in kısa bir oyunu, 1970’te Royal Court’ta oynandı. Gösterdi
ki doğaçlamaya şekil vermek için bu tarzın daireselliğini sömürmek/işletmek
mümkündür. Bu doğaçlamada dört papaz eziyet çeken bir figürün (5. aktör)
durduğu mihrap hakkında kararlı bir şekilde davranırlar. Papazların arasında
sıkı bir hiyerarşi var ve onlar birbirlerine sürekli emir veriyorlar. En alt
statüdeki papaz gittikçe diğerlerinin daha çok baskısı altında kalır. İsa
figürü, bu hizmetlerden sıkılmış bir şekilde gelişir ve kaba yüz mimikleri yapmaya
başlar. O git gide terbiyesizleştikçe, papazlar onun davranışlarının farkına
varır. Onun mihraptan inmesi emredilir ve en önemsiz papaz onun yerini alır.
Saygılı ayinler bir kere daha başlar ve daha önce idealleştirilmiş İsa-figürü
şimdi en çok baskı altında tutulan olur. Rollerin bu tersine dönüşümünde bir
simetri vardır. Bu traji-komik piyesin dairesel formu güçlü ve tatmin edicidir
ve bunun içsel yapısını ayinsel ve oyunsal elementler oluşturur.
Mutlak
dairesellik egemen dramatik neden-sonuç prensibini reddediyor görünür ve
dairesellik mutlaktan çok daha görelidir. Bir parça değişiklik ve ilerleme
görülebilir. Köşeli zamanın işleyişine çarpıcı bir örnek, Waiting for
Godot’dur. Burada, hareketler gün-ağarması, akşam-kararması içinde olur. Ama
bunlar birbirlerine tesadüfi olarak bağlı değildir ve tam olarak ya da aynı
sırada tekrar edilmez. Vlidamir ve Estragon zaman konusunda çok sıkı
değillerdir. Onların şimdiki –zaman- hareketi tam bir devamsızlığı sergiler ve
geçmiş ve gelecek arasında tam bir ilişki olmadığı için dinleyici ve
karakterler için zarar vericidir. Tuzağa düşürüldükleri bir şimdiki zamana
anlam verecek, yaşamlarına dair bir his yoktur ve kesin bir kurtuluşu
beklemezler. Zaman hakkında bütün bildikleri onun geçtiğidir. Zaman anlamını
kaybeder, ama çelişkili bir şekilde zaman tam bir önem kazanır. Beckett zamanı
israf ediyor ve oyunu onun kategorilerine dalarken, bütün zamansal gerçekliğin
dışına koyuyor.
Beckett’ın hafızasındaki hata kurulmuş bir uygunluktur
ve bununla olay, zaman ve yer içindeki bataklıktan kaçabilir ve bu, tesadüfi
tarih içine karakterleri kenetler/kitler.
Şaşırtıcı
değil ki, Esslin’e göre, oyun San Quentin’deki mahkumlarca hemen anlaşılır.
Onlar Didi ve Gogo ile aynı şekilde zaman geçirirler. Onların zamanı en kesin
şekilde ölçülür ama onun tek önemi geçmesidir. Cezaevinden dışarı bırakılmaya
benzeyen Godot’un ilk performansı hakkındaki eleştiriler oyunu tam doğru olarak
algıladı. Yapacak hiçbir şey yok çünkü, her harükalda zaman geçecektir.
Şekil ve
Ritm
Aristo, ünlü
formülasyonunda, dramatik hareketin belli bir uzunluğu olması gerektiğinde
ısrar ettiği gibi, dramatik hareketin bir başı, ortası ve sonu olmasını da
bekliyordu. Diğer bir değişle, yeterli bir zaman içinde başlatılır, ifade
edilir ve yerine getirilir ya da tüketilir. Geleneksel olarak, her dramatik
durum kendisinden önce gelenden doğar ve önceden görülen bir sonraki
değişikliğe beklentinin sonu gelene kadar önderlik eder. Yazar, olayların uygun
şekli içinde bu durumları şekillendirir. Bu iş, süreç dramada çalışanların
açığa vuran ve kısa ömürlü an içinde –dramatik dünyayı çağrıştırdığı an-
başarması gereken bir şeydir. Bu şekil olgusu dramatik dünyaya güvenirlik ve
yapı vermek için gereklidir. Bunun gelişmesi dinleyici ya da katılıcı için
genellikle önemli bir performans zamanı aralığı ister. Diğer tesadüfi olmayan
şekiller, daireselliğin daha önceki örneklerinde olduğu gibi, kısa bir piyesin
çevresinde gerçekleştirilebilir. Bu tür şekillendirme piyesin neden-sonucun
egemenliğinden kurtulmasına izin verir. Hareketin ritmi, dramatik durumun bağlı
ve devamlı olduğu ve bir sonrakini dolaylı ya da dolaysız olarak motive ettiği
durumlarda ortaya çıkar.
Bir diğer
ritm, şekli de mevcuttur. Katılma ve ayrılma ritmi insanın dikkati içerisinde
olur. Bu ritm tiyatroyu zaman ünitelerine bölmek için zemin hazırlar. Bu
üniteler dramın içinde evrimleştiği gelişim durumlarıdır. Yoğunluk derecesi
içinde her bir ünite ritmik bir karaktere sahiptir. Hareketin bu ritmik
parçaları dramanın temel taşlarıdır ve oyunun organizasyonun geleneksel
olmadığı zamanlarda da oluşur. Dewey’in dediği gibi, intensity ve extensity
arasındaki bağ ve tansiyon sözsel bir olay değildir. Sıkıştırma ve kurtarma
değişikliği dışında ritm yoktur. Direnç, enerjiyi yoğunlaştıran tansiyonu
biriktirir.
Tiyatro piyesinin
ritmik niteliği, içteki dramatik tansiyonun gelişmesiyle birliktedir. Tansiyon
olmadan yerine getirme ve ifade etme olmaz. Dramatik olay, ister geleneksel
olarak organize edilmiş olsun ister daha ele geçmez bir şekilde olsun,
fiziksel, duygusal, entelektüel tansiyonlarla doludur ve bunların hepsi zaman
pasajlarına nitelik/kalite verir.
Diğer bir
seviyede, hem tiyatro hem de süreç dramada katılımcıların ve izleyicilerin
katılımındaki değişiklikte ritmik bir nitelik vardır. Bu, serbest bırakma ve
bağımsızlık yoluyla yoğun bir katılım çevresinde dönebilir ve artan katılımdan
ayrılabilir.
Tekrarlama
Daha önceki
bölümde tiyatronun tekrarlanabilirliği tartışıldı. Bir diğer önemli tekrarlama
tipi, işin çerçevesinde gelişir, piyesin şeklinin bir parçasıdır ve nerdeyse
ritmle eş anlamlıdır. Hiçbir elemanının tekrarlanmadığı sanatı anlamak
imkansızdır. Herhangi bir sanat formundaki tekrarlama işe ona bütünlük verir ve
bizim algılarımızı organize eder. Temel olarak ritmiktir ve düzenlenmiş
değişimlerle işler. Onun varlığı değişimi, değişikliği ve hepsinin üstünde
zıtlığı ve onun için de diğer elementlerin varlığını ifade eder. Tekrarlama ve
değişiklikler ya da yeniden bir araya getirmeler –Johnstone böyle ifade eder-
süreç dramasına ve doğaçlamaya tatmin edici bir şekil ve denge verir. İş
yeterli bir zaman aralığı içinde olmadıkça, bu nitelikleri işler durumda görmek
imkansızdır.
Geleneksel
tiyatronun kalbindeki bazı tekrarlama ve zıtlıklar şekillerin, düşüncelerin ve
ilişkilerinkilerdir. Örneğin, Kral Lear çocuklar ve baba arasındaki ilişkilerin
birçok yönünü içerir. Diğer tekrarlanan ve farklılığı ortaya konan temalar
delilik ve kılık değiştirmedir. “Fool”, kralı, “daha iyi gör, Lear” diye uyarır
ve bu bizim, Laer’ın metaphorik (farazi) körlüğü ile Gloucester’in korkunç
körleşmesi arasında paralellik kurmamıza izin verir. Her bir yeniden oluş ya da
değişiklik yenidir ama aynı zamanda daha önce gidenin bir hatırlatıcısı ve
uzantısıdır.
ar ve
değişim zamansal yapısı olan diğer sanat formlarında da kullanılır. Bu şekiller
artistik materyalin organizasyonuna önde gelen yardımlar arasındadır. Egemen
dramatik yapıda, daha önce tartışılan avant-garde’dan farklı olarak,
tiyatrodaki şekil ya da temaların tekrarı anlamın mantıklı ve gelişen yapısına
bağlıdır. Ama bu dramatik karakter, örneğin müzikal konudan farklı olarak, aynı
nehre iki defa giremez. Dramanın zaman, tekrarlama ve değişiklik içinde devamlı
olarak varolan elementleri, yapı oluşturma ve devamlılık sağlamada esastır.
Tekrarlama ve değişim prensibi Beckett ve Pinter’ın çalışmalarının kalbinde yer
alır.
Devamlılık
Devamlılık,
özelde, sahne devamlılığı, dramatik yapının öncelikli düşüncesidir. Elementleri
üniteler halinde gruplayarak ve devamlı değişen olaylar arasındaki benzerlikler
ağını örerek, devamlılık karmaşayı yatıştırır ve birlik-beraberlik olgusunu
geliştirir. Birçok sahne çerçevesinde gelişmeyen kısa doğaçlama parçalarında
bile elementlerin direnmesi ve aksettirilmesi ya da tekrar ettirilmesi
olabilir. Böylece onlar bizim oyun tecrübelerimiz için içsel bir yapı üretmeye
başlayabilirler. Örneğin The Farmer and The Hooker’da, bütün karakterlerin
çocukları vardır (tekrarlama) ve çocuklarının resim ya da dövmelerini taşırlar
(değişim). Bu yankılanmalar olduğu zaman, onlar oldukça tatmin edicidir.
Devam eden
elementler, örneğin, aktör/karakter ya da özel durumlar, yerler, ilişkiler,
sözlü-sözsüz şekiller ve davranışlar, dramatik olay içinde zamanın bölümlerini
bağlar ya da zıtlaştırır ve onun yapısını oluşturur. Gerçekten varolan
elementler kadar, karakterlerde psikolojik devamlılık veya varlık dereceleri de
vardır. Bu karakterler saklıdır, beklenilendir ya da hakkında konuşulandır ve
böylece devamlılık olasılığını oluşturur. Zaman ve yerin karmaşık değişkenleri
ve karakterlerin yokluklarında tartışıp tanımladıkları yollar (Örneğin,
Shakspeare’in Antony ve Kleopatra’sı ölçünün bir ucunda, Beckettin’ın Godot’u
Beklarken ve Synge’nin Bartley’i diğer ucunda) bu zihinsel devamlılığı gösterir
ve oyun dünyasını inşa eder. Ve biz Roma’nın ve Sezar’ın önemini, onların Mısır
ve Kleopatra üstündeki etkisiyle anlarız. Biz Godot’un muhtemel gelişini ya da
Bartley’in ölümünün dehşetini ve bunun korkularını paylaştığımız üç kadın
üzerindeki etkisini anlamlandırmaya çalışıyoruz.
Bu
karakterler ve olaylar hakkındaki beklentilerimizin provokasyonu ve kanaati
esas olarak yapısaldır ve doğaçlama dramada da aynı şekilde etkili olacaktır.
Katılanlar endişeli bir şekilde Frank Miller’in gelişini önceden sezdikçe, biz
arka planın ve onun karakterlerinin detayını yaratmaya başlarız. The Farmer and
The Hooker doğaçlamasında, aktörler seyircileri kızdırır ve tersine çevrilmeden
önce kendi beklentilerini ortaya koyarlar.
Süreç
Dramada Zaman
Doğaçlamada
tek bir zaman vardır. Hafıza ve niyet (geçmiş ve geleceği kabul eden) ile sezgi
(sonsuz şimdiyi ifade eden) kaynaşır. Doğaçlama ayrıca üzerinde çok
düşünülmeden söyleme olarak da tanımlanır. Bu hem “zamanda” hem de “zamanın
dışında” demektir.
Doğaçlama
için doğru olan, süreç drama için de doğrudur. Ve halihazırda başarılıdır.
Dramatik dünyalar basit ve durağan değildir, karışık bir durumlar dizisidir.
Süreç drama büyük bir ekonomi ve hızlılıkla hayali bir “şimdi” yaratsa da,
geçmiş ve geleceği birleştiren, dramatik “şimdilerin” başarısının gücüdür ve bu
çok nadir olarak diğer doğaçlama türlerinde görülür ya da yaratılır. Hareketin
kendiliğindenliği ve kısalığı katılımcılar tarafından dramatik zamanın
anlaşılmasının ve kullanılmasının karşısında gibi görünür.
Doğaçlamadan
doğan dramatik dünyalar tipik olarak çok özettir ve her ne kadar yetenekli olarak
gelişseler de etkilerini gösterebilecekleri gerçek performans zamanı çok azdır.
Burns bu ihmali doğaçlamadaki yapısal bir element olarak görür ve onun
görünüşte geleneksel olmayan tiyatronun üzerine kurulduğu geleneklerden
çıktığına inanır.
Doğaçlamanın
ve yarı doğaçlamanın yeni tiyatrosu, zamansızlığa, geleneğe dayandıkları kadar
çok dayanmazlar. Hareket an ve an yaratılır ve o yüzden zamanın geleneksel
dramatik anlaşmaları ihmal edilir. Bu demektir ki, aktörler zamanlamaya karşı
hassas olmalıdır. Ama hareketin geçtiği zamanın yapısal terimine değil.
Doğaçlama ideal olarak tam açık bir amaç ya da tavır ortaya koymaz. Aktörler
bir şeyi başardıklarını ya da düşünceleri tükettiklerini hissettikleri zaman,
her an başlayabilmeli bitebilmelidir,.
Zamanın doğaçlamadaki
bu işlemesi sınırlıdır ve formun izleyicileri olarak insanların tecrübelerine
uyabilir. Burns’un “anlaşma” sözcüğünün kullanımı şunu gösterir; hareketin
görünen kendilindenliği bir illüzyondur.
Ünlü
İnsanlar
Süreç
dramasında zamansal boyutun işletilebilmesinin bazı yollarını aşağıdaki örnek
göstermektedir. Lise öğrencileriyle yapılan bu çalışmada, öğretmen dramatik
dünyayı iki soruyla başlatır. Bu sorular ortamdan ortaya çıkar ve katılanların
kendi bireysel rollerini yavaş yavaş geliştirmelerine imkan verir.
Öğretmen rol
beklentilerini anlatır. (metinde fotokopiden dolayı okunamayan bir satır var)
... onlar aile ya da eşlerinden dolayı değil başardıkları şeylerden
dolayı ünlüler. Gerçek insanlar (günlük ünlü insanlar gibi) değiller.
Katılımcılar kendi mükemmellik alanlarına hemen karar veremeseler bile, yine de
bu aktiviteye katılabilirler.
Bölümler
|
Drama Elementleri
|
Talk Show sahnesinde, ev sahibi sunucu olan
öğretmen, ünlü olmanın avantaj ve dezavantajlarını tartışmak için onları
stüdyoya çağırır. Ev sahibi, tek bir cümleyle ünlü olmanın en iyi yönünü
sorar. Cevaplar tahmin edilebilir; ün, para, saygı, özgürlük, maddi olarak
sahip olduklarımız. Bazıları ünlü oldukları alanları söylemeye başlarlar:
“bilim adamı olarak konuşursam...”, “müzik dünyasında...”. Herkes konuştuktan
sonra, ev sahibi bir soru daha sorar, “Sizin için ünlü olanın en kötü yanı
nedir?
|
Talk Show’un karşılıklı ilişkiyi kontrol eden,
düzenleyen bir formatı vardır. Daha ileri kontrol sorulan o iki soruyla
sağlanır. Öğretmenin buradaki rolü katılımcıların geliştirdiği rollere destek
olmaktır. O yüzeysel cevapları tekrar eder, değerlendirir ve onları yansıtır.
Bu iki soru cevapları derinleştirir. Şimdi, burada ün bir yük olarak, ünlü
olmak da sınırlanma, tehdit ve başaramama korkusu olarak görülür.
|
Küçük gruplarda, öğrenciler tablolar yapar. Bunlar
çocukken ünlü olduklarını gösteren aile resimleridir. Geçmişte üstünlük
sağladıklarını gösterebilecek bir nitelik, beceri ya da yön olmalıdır.
Gruptaki her insan için bir fotoğraf hazırlanır.
|
Bu, öğrenciler için ilginç bir zaman değişmesidir.
İlk aktivite gelecek üzerine proje kurulmasını ister. Şimdi ise geçmişi
yaratmalıdırlar. Bu şekiller (resimler) açığa vurdukları karakter yönlerini
sorgular.
|
Tasarlanmış
dünyayı tanımlamaya başladıkları zaman, öğrencilerin donatıldığı roller
yoluyla, öğretmen bir sonraki bölümü anlatmaya başlar. Bazı zihinsel,
fiziksel, duygusal krizler, ünlü insanların devam edemeyeceklerini
hissetmelerine neden olur. Bu kriz başkalarıyla kolayca paylaşılamayacak bir
şey olmalıdır. Ama medya bilmek ister. Yıllarıdır geri dönmemelerine rağmen
eve geri dönmeye karar verirler. Böylece drama, ünlü insanlar ün ve talihin
zirvesine ulaştıkları ama aynı zamanda bölünmeyle de karşı karşıya kaldıkları
zamanda yani değişim anında başlar.
|
|
Eşli olarak, A ünlü bir insan, B de onun yakın
dostu. Çalışanı, yöneticisi ya da kişisel sekreteri. İlerideki bir turu,
konuşmayı, oyunu ya da performansı iptal etmek için B’ye A telefon eder, ama
net bir açıklama yapmaz. B A’yı daha önce yapılmış planlara uyması için ikna
etmeye çalışır.
|
Bu konuşma arka arkaya ya da yan yana oturmuş
insanlarla devam eder. Aralarında göz kontağı yoktur. İptal etmek için
“neden” belirsiz kalır. Burada ünlü insan ayrılmak için gerçek nedeni
sakladığından, bu konuşmada bir oyun elemanı varır.
|
Öğretmen B ile ünlü insanların düşündüklerini
tartışır. Korkular, şüpheler ve endişeler paylaşılır.
|
Bu karşılıklı değişimde ünlü insanlar dinleyicidir.
Ve diğerlerine karşı gösterdikleri önem kadar kendi düşüncelerini de
geliştirirler.
|
Bu
noktada, dramanın birinci bölümü biter. Gelişen birkaç niteliği toplamak
için, öğretmen “Pruie”adı verilen bir oyunu seçer.
|
|
Bu oyunda, biri gizlice “Pruie” olarak seçilir. Bu
kişi her zaman sessiz durur. Diğerleri gözlerini kapatır. Onların görevi
“Pruie”yi bulmaktır. Bunun için dokundukları herkese “Pruie” derler. Eğer bir
cevap yoksa “Pruie”yi bulmuşlar demektir ve onlar da orada sessiz olarak
kalırlar. Sonunda herkes “Pruie” ile bağlantı kurar, ona bağlanır.
|
Bu oyun bir içine kabul etme ve dışlama oyunudur ve
bir nebze tansiyon taşır. Bu dramatik hareketin zamanının dışında olur.
|
Şimdi görev ünlü insanların geri döndüğü kasabaların
atmosferini yaratmaktır. Kapalı gözleriyle, her biri yerin hatırlamalarına,
sesine, görünüşüne katkıda bulunur.
|
Bu “sahne boyaması” tipik küçük toplum hissini
yaratır ve burada yıllar boyunca çok az değişiklik olmuştur.
|
Bu noktada
katılımcıların ünlü olarak kalmak mı olmak istedikleri ya da kasaba insanı
olmak mı istedikleri sorulur. Grubun yarısı ünlü oldukları rollerde kalmaya
karar verir. Diğerleri onları ünlü olmadan önce de tanıyan bir okul arkadaşı,
komşu ya da tanıdık olur.
|
|
Öğrenciler biri ünlü, diğeri bir arkadaş ya da
tanıdık olarak eşler halinde çalışır. Müdahale edilmeden konuşabilecekleri
bir yerde karşılaşırlar. Ünlü kişi paylaşmaktan rahatsız olacağı bir krizin
yükünü taşır.
|
Bu karşılaşma yoğun bir rastlaşmadır. Burada, ünlü
kişiler geçmiş yaşantılarını yeniden yaratır ve hatıralarını paylaşır.
Bunlardan bazıları acı verici olabilir.
|
Kasaba insanları karşılaştıkları ünlü insanlar
hakkında tartışmak için öğretmenleriyle bir araya gelir. Bir çoğu onlar
hakkında üzgündür. Diğerleri kaçırdıkları ün ve talih için pişman olurlar.
Bazı zamanlarda ünlü insanlar sıkıntılarını eski arkadaşlarına sır olarak
verir.
|
Bu reflektif (yansıtıcı) bir aktivitedir. Ünlüler bu
değişimde yine dinleyicidir. Ve kendilerinin yalnız, muhtaç, koruyan ve
kibirli olarak düşünürler.
|
Daha sonra öğretmen, ünlülere evlerine yaptıkları
ziyaretlerini sorar. Aradıkları barış/huzur hissini duydular mı? O yer onlara
şimdi nasıl göründü? Bir çoğu hayal kırıklığına uğradı ve diğerleri de, evde
kalsalardı neye sahip olacaklardı?nın görüntüsünü elde eder.
|
Şimdi kasaba insanları dinleyici oldu ve ünlü
insanların kendileri ve evleri hakkında ne düşündüklerini dinlediler.
|
O gece kasaba insanları geçmişte olan bir olayı
hatırlar. Bu olayda o ünlüleri korumuş ve yardım etmişlerdir. Gruplar halinde
çalışırken bu öğrenciler bazı sahneleri yeniden yaratır.
|
Diğer gruplar bu sahnenin performansında
dinleyicidir. Kasaba insanlarının gerçekleşmemiş istek ve hayallerini düşünme
imkanı verir. Geçmiş, yaşama getirilir.
|
Ünlü ve zengin insanların hayatları ve skandal konusuna
eğilen tv programları ve yayınlar için öğretmen, kasaba insanlarıyla
rollerindeyken buluşur ve editörlük yapar. Öğretmen duymuştur ki, onlar bazı
kasabalılarla karşılaşmışlar ve ünlü insanlar konusunda alabilecekleri
hikayeler için para ödemeyi önermişlerdi.
|
Editör onlardan eski arkadaşlarını ele vermelerini
ister. Bazıları önerilen sömürücü olasılıklardan korkarlar. Diğerleri ünlü
insanların gerçek doğalarını kamu hakkı olarak açıklamaya heveslidirler. Bu
noktada hiçbir karar istenmez.
|
Ünlü insanlar eski arkadaşlarıyla bir kez daha
karşılaşır. Bazıları editörle konuştuklarını açıklar, diğerleri açıklamaz.
Ünlüler arkadaşlarına gelecekle ilgili planlarını anlatır. Bazıları kalmaya
karar verir, diğerleri eski yaşantılarına dönmeyi planlar.
|
Bu karşılıklı ilişki doğal olarak bir önceki
bölümdens etkilenir ama sosyal güzelliklerin kalması önemli olacaktır. Rol
içinde rol yapma vardır.
|
Grup çalışmasında, öğrenciler, ünlülerin
kariyerlerini bırakıp evlerine dönme ya da bu başarılarına devam etme konusunda
onların ele verilip verilmediğini açıklayan tv araçları, hikayeler, gazete
başlıkları yaratır.
|
Ünlüler için bir çok son öğrenciler tarafından
belirlenir. Bu bölüm gelecek için projeler kurar.
|
Final devri eşlidir. Burada, ünlüler kariyerlerinin
sonunda olduklarını ve onların gelecekleri hakkında yazan genç bir gazeteci
tarafından röportaj yapıldığını hayal ederler. Krizdeyken ve eve döndükleri
zamandaki yaşamlarının özel anlarını hatıralarla ve bazı detaylarla
doldururlar.
|
Bu yansıtıcı aktivite geleceğe doğru hareket etse
de, henüz yaşadıkları geçmişe odaklanır. Ünlülerin geçmişe ait bir yaşam
kurmaları ve başarı ve düşüşleri üstüne düşünmeleri istenir.
|
Süreç
dramada geçmiş ve gelecek iç içedir. Hikaye düz bir şekilde ilerlemez, artan
yoğun rastlaşmalar serisi vardır. Ünlülerin şimdi ne oldukları ve gelecekte ne
olacakları arasında sürekli bir tansiyon/gerginlik vardır.
Eğer süreç
drama, önemli dramatik formu ve anlam karmaşasını başarmak istiyorsa, olaya
katılanların yapısal bir terim olan zamana karşı hassas olması ve işteki esas
düzenleyici prensip olarak zamanı anlamaları ve kullanmaları esastır. Dramanın
hareket veya bölüm üniteleri halinde gelişebileceğinin tanınması dramatik
zamanın karmaşasını katılımcıların servisine sunar. En özet doğaçlamalar bile
geçmiş hareket ve niyetlerin şartların önermeye ve gelecek sonuçları belirtmeye
meyillidir. Sahnesel formda dramatik zamanın önerdiği olasılıklarla çalışırken,
lider bu belirtmeleri keşfedebilecek ve toplayabilecektir. Ünite veya devirler
zamanın bir boyutunu sömürmek veya geçmiş, ya şimdiyi ya da geleceği vurgulamak
için seçilir. İşin zamanlara ayrılması ani ya da keyfi değildir. İşteki
tansiyonun itmeleriyle, ayrılmanın ya da katılmanın ritmiyle
yönlendirilebilirler. Karşılaşma/yüzleşme ve tartışmanın yoğun bir anı geçmişe
yönelmiş yansıtıcı bir bölümle ya da gelecek olasılıkları araştıran bir
planlayıcı bölümle takip edilebilir. Geçmişe ya da geleceğe doğru giderken,
başrol oyuncuları ilişkileri tekrar edebilir, değiştirebilir ya da yeniden kurabilir.
Bu tür
sahnesel organizasyonlar gerçek performans zamanını uzatır, katılımcıları
uzamış karşılaşma doğaçlamalarında olmanın baskısından kurtarır ve işte şeklin,
ritmin ve devamlılığın önem kazanmasına izin verir. Süreç dramanın, yapısal
prensip olan zaman içindeki evrimi, geleceği önceden belirtirken ve şimdiden
vazgeçerken katılımcıların geçmişte kalmasını sağlar. Ne kadar kısa ve
geleneksel ya da avant-garde olsa da, süreç drama içeren her tiyatro olayı
sonsuz değişim/dönüşüm kapasitesiyle zamanın üstesinden gelir.
Yorumlar
Yorum Gönder