Tiyatro Oyuncusunun Eğitiminde Doğaçlama Kullanımı: Jerzy Grotowski...

  a. Ses ve Beden Yetkinliğine Yönelik Doğaçlamalar:
  Çağdaş tiyatro yönetmeleri arasında ses ve beden yetkinliğini Grotowski kadar ön plana çıkaran başka bir kişi yoktur. 5 Haziran 1978 tarihinde Varşova Uluslararası Tiyatro Enstitüsü Kongresi'nde 'The Art of the Beginner" (Aceminin Sanatı) başlıklı konuşmasında oyunculuk eğitimi üzerine şunları söylemiştir:




  "Tüm becerilerini geliştirmiş ve ulaşabileceği en üstün teknik bilgi donanımını elde etmiş olan bir Samurai bu noktada bütün bildiklerini unutmalıdır. Çünkü ancak yeniden sıfır noktasına varan Samurai, ölümsüz, yenilemez Samurai olabilir. Bütün bilgi ve becerilerden arınmış, düşte gezer gibi bir Samurai, zafer düşüncesini kafasından atmış bir savaşçı, yaşamda kalabilir. Oyuncudan beklenen, bu ölçüde bir öz denetim ve çabadır.”
  Tiyatro Laboratuvarı'nda gerçekleştirilen eğitimde hedef, oyuncunun Samurai gibi öz denetime sahip olması ve yılmadan çaba gösterebilmesidir. Ancak, Laboratuvar tiyatro öğrencisi yetiştiren eğitim kurumlarından farklıdır. Burada akademik bakış açısı ışığında yöntemsel araştırma yapılır.
  "Tiyatromuzda bir oyuncuyu eğitmek demek, onun kafasına bir şey sokmak demek değildir; onun organizmasının bu fîziksel sürece karşı oluşturduğu direncini yok etmeye çalışıyoruz. Sonuçta iç tepki ile dışsal tepki arasındaki zaman dilimi kalkar; iç tepki aynı zamanda dışsal tepkidir. İç tepki ve eylem birlikte ortaya çıkarlar: Beden yitip gider, erir; sonunda, izleyici görünür kılınmış bir dizi içtepi görür.”
  Tiyatro Laboratuvarı'nda yapılan atölye çalışmalarının amacı eğitimdir ve bunların gösteri gibi bir anlamı yoktur. Y önetmen bu çalışmalarda eğitmen olarak yer alır.
  Sağlıklı bir tiyatro için kapsamlı bir eğitimi ve işleyişi gerekli gören Grotowski, oyunculuk eğitiminde yaşın önemine dikkat çeker; oyuncunun eğitimine ondört yaşını geçmeden başlamasını uygun bulur. Hatta daha erken yaşlarda uygulama ağırlıklı dört yıllık bir teknik kurs alınmasını önerir. Uygulamaların yanısıra duyarlılığı uyarıcı hümanistik bir eğitime de gereksinim duyar. Oyuncu adayı bu eğitimi, uygulama içinde almaya yöneltilmelidir. Bunun için, bu süreci laboratuvar topluluğunda çırak oyuncu olarak yer alınan ve sonuçta diploma verilen dört yıllık bir ortaöğrenim izlemelidir. Ancak bu eğitim sonrası oyuncu donanımlı hale gelebilir. Yinede oyuncuların tek başlarına ilerlemesi yerine, tiyatro laboratuvarından bir grup oyuncu, tiyatroyla ilgili konularda uzmanlaşmış bir psikanalist, bir sosyal antropolojist ve orta dereceli bir tiyatro okulundan bir grup pedagogun biraraya gelerek araştırma enstitüsü kurmasını ve burada birlikte çalışmalarını yararlı bulur. Bunlarla da yetinmeyen Grotowski bu enstitünün diğer topluluklarla alışverişi sağlayabilmek için çalışma sonuçlarının basımı ve dağıtımını üstlenen bir matbaası ve böylesi araştırmaları izleyen bir ya da daha fazla sayıda tiyatro eleştirmeni olması gerektiğine inanır.
Eğitim konusunda sistemli bir bakışa sahip olan Grotowski, günümüzde oyunculuk eğitimi veren okullarda uygulanan yöntemleri eleştirir. Özellikle ses, nefes eğitimini hatalı bulur. Doğal sesi bulma ve doğal soluk alıp-vermenin önündeki engellerin kaldırılması yerine, bu okullarda yapaylığa başvurulur.
  'Oyunculuk Yöntemini Araştırma Enstitüsü'nde, diğer eğitim kurumlarının tersine oyuncu adayına oyunculuk üzerine bir reçete ya da "hokkabazlık çantası' verilmediği gibi ondan bir çok şeyi - direncini, suskunluğunu, maskelerin ardına saklanma eğilimini, zorluklardan kaçma isteğini, bedeninin yaratıcılığının önüne koyduğu engelleri, alışkanlıklarını ve hatta her zamanki "iyi terbiye"sini - atması istenir.
  "Eğer biri 'nasıl yapacağını' öğrenirse bunu kendine açıklamaz, o sadece bunu yapma becerisini ortaya koyar... Bu en zor noktadır. Biri yıllarca çalışır ve daha çok beceri kazanmak ister ama sonuçta bütün bunları inkar etmeli ve öğrenmek yerine öğrenmemeyi, nasıl yapması yerine, nasıl yapmaması gerektiğini bilmelidir.”
  'Laboratuvar'da oyuncular her gün düzenli olarak üç saat çalışırlar. Jimnastik, akrobasi, solunum temrinleri, ritmik dans, plastik devinim, yoğunlaşma, maske kompozisyonu ve pandomime yer verilir. Bu çalışmaları oyun üzerine yapılan çalışmalar izler. Düzenli olarak yapılan temrinlerle hedeflenen, organizmanın direnç noktalarını keşfetmek ve sınamalar yapmaktır. Böylece oyuncu organizmasına duyduğu güveni ara ara yeniden keşfetme olanağı bulur. Oyuncunun bedenine, kendine duyduğu güvensizlikle boğuşması, zayıflıkları, sınırları ve engelleriyle yüzleşmesi atölye çalışmalarıyla gerçekleşir.
  Grotowski'nin eğitim çalışmalarında bir çok çağdaş tiyatro topluluğunun aksine kolektif bir çalışma yoktur, takım ruhu ile çalışma yerine, her oyuncu kendi bedeni üzerinde çalışır, eğitmen her oyuncunun eksikliklerinin üzerine ayrı ayrı gider.
  Grotowski, grup doğaçlamalarına güvenmez, bu tür doğaçlamaları Amerikan tiyatrosunun bir özelliği olarak görür ve bu doğaçlamaların, sorumlulukları tek tek oyunculardan alıp, sıcak aile ilişkilerinin sularına bırakılması olarak belirler. Bu, oyuncuda tembelliğe yol açabilir. Yalnız kaldığında ya da topluluk değiştirdiğinde yetersiz olabilir. Bu nedenle her oyuncu bireysel olarak kendini eğitmelidir.
  Başlangıçta eğitim için belirlenen temrinler herkes için aynıdır ama bu temrinleri yapanlar farklı kişiler olduğu için her oyuncu bunları kendi kişiliğine göre sergiler.
  Grotowski' ye göre yapılan temrinlerin temel ilkeleri şunlardır:
1. Fiziksel olanı ruhsal olanla bağlantılandırmak,
2. Bitkinliği aşmak,
3. En içteki çağrışımları izlemek,
4. 'Güzellik'ten ve jimnastik'ten kaçınmak.
  Bu ilkelere göre gerçekleştirilen temrinler iç içe gelişmelidir. Her temrin bir sonraki temrine bağlanmalıdır.
  Grotowski'nin çalışma yöntemi; doğaçlamaları sessizce izlemek, nadiren kesmek, hareketleri ve yönelişleri gözlemleyip, not almak ve doğaçlama sonunda oyuncuyu kışkırtarak, yaratıcılığının önünü açmak, otantik ve iletişimsel yönelişlerini özgür bırakarak bilinçaltının derinliklerinin ortaya çıkmasında ona yardımcı olmak ve ortaya çıkan zenginliğin seçilmesinde oyuncuya destek olmaktır.
  Bu yöntemde amaçlanan, konsantrasyon, güven duygusu, bireyin kendini dışlaması ve oyunculuk sanatının hemen hemen kaybolmasıdır. Konsantrasyon içinde, doğal içtepilere dayanarak, spontan bir yolla engeller keşfedilir. Çağrışımlar yapılır ve bu çağrışımlardan yararlanılarak ilerlenir.
  Oyuncunun kişisel çalışmalarının başkalarına açılmasını zararlı bulan Grotowski, çalışmalarda disiplini ön plana çıkarır, düzen ve uyumun gerekliliğine inanır, eğlenmeyi ve konuşmayı sakıncalı bulur. Oyuncu tiyatrodan uzakta olsa bile yaratmak için fiziksel olarak hazır olmalıdır. Çalışmalarda sorgulamaları ortadan kaldırıp, aklın direnmesinin ortadan kaldırılmasını gerekli görür. Bu nedenle de çalışmaların mutlaka yorucu olması gerektiğine inanır. 'Tiyatro Laboratuarı’ndaki atölye çalışmaları uzun saatler boyunca devam eder. Oyuncunun yaptığı işe kendini bütünüyle vermesi bu çalışma yönteminde temel bir kuraldır. Bunun için de özel bir oyuncu anatomisi geliştirilmelidir. Ses ve beden alıştırmaları ile özel bir anatomi geliştirilmesi hedeflenir. Bedende çeşitli enerji kaynakları ve yoğunlaşma merkezleri (basen bölgesi, karın ve karın boşluğu çevresi) hissedilmeli ve birbirinden çok farklı oyunculuk yöntemleri ile çalışılabilir olmalıdır. Oyuncu bütünü ile kendisi olarak oynamalıdır. Rolünün en önemli anında en kişisel ve en sıkı korunan deneyimlerini açığa çıkarmalıdır.
  Grotowski, hiç bir biçimde oyuncuların birbirlerinin çalışmalarının yapmacık taklitlerini yapmalarına izin vermez. Sadece bir oyuncunun partnerinin aksiyonlarının öğelerini ve sahne organizasyonunu kontrol etmek için bir taslağını oluşturmak amacıyla o sahneyi çalışmak durumunda kalması söz konusu olabilir. Ama bundan sonra da partnerinin güdülerini anlamak için kendisini onunla karşılaştırarak aksiyonları dikkatle izlemelidir.
  Yapılan temrinlerin amacı oyuncunun kalıplardan kurtulup, doğaçlarlarla özgür yaratıyı ortaya çıkarmasını sağlamaktır. Doğaçlamalar, canlılığı, dinamikliği ve zenginliği getirir. Temrinlerin ilk aşaması, oyuncunun rutin temrinler üzerinde ustalık ve kesinlik kazanmasıdır, ikinci aşama ustalık kazanılan temrinler üstünde oyuncunun özgürce doğaçlamalar yaparak kişisel sınırlarının genişletilmesi, üçüncü aşama ise imgelem gücü ile giderek daha zorlaşan teori ve tekniğin karmaşık varlığını yeterlilikten daha da öteye taşınmasıdır.
  Grotowski, topluluğu ile yıllar süren birlikteliğinde bir çok doğaçlama temrini üretmiştir. Eğitimde kullanılan bu temrinlerin bazıları topluluk üyelerince bulunmuş, bazıları ise diğer sistemlerden alınmıştır. Temrinler uygulandıktan ve bunlara uyum sağlandıktan sonra, temrinlere oyuncuların kişisel çağrışımları ve düşüncelerine göre isimler verilmiştir.
  Grotowski, 1959 - 62 yılları arasında pozitif bir teknik üzerinde yani nesnel olarak oyuncunun kişisel yapısında ve imgeleminde kök salan, ona yaratıcı bir ustalık veren belirli bir eğitim yöntemi üzerinde çalışmıştır. "Bu nasıl yapılabilir?" sorusuna yanıt arayan temrinler üretilmiştir.
  Geliştirilen eğitim temrinleri iki kategoriye ayrılabilir; ilki plastik temrinlerdir. Bunlar, T' ai Chi gibi belirlenmiş hareket dizgeleri veya çeşitli hareketlerdir. Hareket dizgelerinde ustalaşan oyuncular, kendi ritmleri ile yeniden üretime girerek bireysel, özgür doğaçlamalar yaparlar. İkincisi ise bedensel eğitimdir. Akrobatik sıçramalar, taklalar, amudlar, uzam ve denge i!e ilişkili hareketler hep bu kategoride yer alır. Bu hareketler kişinin kendine meydan okuması ve fiziksel cesaretini ölçmesini hedefler. Oyuncunun sınırlarını genişletmesine yardımcı olur. Bunu izleyen ses çalışmaları da aynı amaçla yapılır; oyuncunun doğal sesini keşfetmesinde yol göstericidir.
  Yoksul Tiyatro kitabında ayrıntılı bir biçimde ele alınan bu temrinlerle oyuncular ses ve beden olanaklarını iyice kullanır hale gelirler. Yoksul Tiyatro kitabında yer alan, Grotowski'nin güne başlamak için kullandığı bir günlük çalışmanın ana hatları şöyledir:
   
A. FİZİKSEL TEMRİNLER
Delsarte, Doğu Tiyatrosu ve Meyerhold'un "biyomekanik" yöntemi izinde yapılan temrinlerle beden kontrolü hedeflenir. Bu çalışmada bedenin farklı bölümlerinin aynı anda ayrı ritmde etkinlik göstermesi, kas denetimi ve Hatha - Yoga da kullanılan devinimle bağlantısız kasların anlık gevşetilmesi üzerinde durulur. İç yaşantının dışa, engelsiz yansıtılmasına çalışılır.
I- Isınma:
Tek tek bütün organlar sırası ile ısıtılır.
1) Kollar ve eller döndürülürken ritmik yürünür.
2) Parmak uçlarında koşulur. Koşma itkisi omuzlardan gelir ve beden akışkanlık uçma,hafiflik duygularını taşıyabilmelidir.
3) Eller kalçada dizleri bükerek yürünür.
4) Dizler bükük, ayak bileklerini kavrayarak yürünür.
5) Dizler hafifçe bükük, ellerle ayağın yanlarını tutarak yürünür.
6) Dizler hafif bükükken, ayak parmaklan tutularak yürünür.
7) Gergin ve sabit bacaklar ellerdeki hayal' iplerle çekiyormuşçasına yürünür. Isınma hareketleri kullanılarak ikili doğaçlama yapılır. Örneğin, bir erkek bir kadın oyuncu belirledikleri "şiddet" temasından yola çıkıp, sadece ısınma hareketleri kullanımı ile bir ilişki geliştirirler.
II- Kaslar Ve Omurgayı Yumuşatma Temrinleri:
  1) "Kedi". Bu temrin bir kedinin uyanışı ve gerinmesinin gözlemlenmesi üzerine temellendirilmiştir. Oyuncu bütünüyle gevşemiş durumda yüzüstü yere uzanır. Bacaklar ayrık, avuçlar zemine dönük ve kollar bedenle dik açı yapacak şekilde durur. "Kedi" uyanır ve ellerini göğsüne doğru çeker, dirsekler tavana yöneliktir, böylece avuçlar bir dayanma noktası oluştururlar. Bacaklar parmak uçlarında ellere doğru "yürürken" kalça yükselir. Sol bacak yana doğru yükseltilir ve gerilir, aynı zamanda baş da yükseltilip gerilmiştir. Ayak parmak uçlarından destek alarak, sol bacak eski yerine indirilir. Aynı hareketler sağ bacakla da yapılır, baş bu arada gergin durmaktadır. Omurga gerilir, yerçekimi omurganın merkezine yerleştirilir ve sonra enseye doğru yükseltilir. Sonra sırt üstü durulur ve gevşenir.
2) Göğsün çevresinde metal bir şerit olduğunu varsayılır. Gövdeyi genişletip açarak şerit kırılır.
3) Duvarın yanında amuda kalkılır. Bacaklar yavaş yavaş, açabildiği kadar açılır.
4) Dinlenme duruşunda, çömelinir ve eller dizlerin arasından bırakılır, baş düşürülür.
5) Dimdik durup bacaklar düz ve bitişik hale getirilir. Gövde yere doğru eğilir ve baş dizlere değdirilir.
6) Gövdenin belden yukarısı güçlü bir şekilde yuvarlak çizerek döndürülür.
7) Bacaklar bitişik durumda iken bir sandalyenin üstüne sıçranır. Ancak atlama itkisi bacaklardan değil gövdeden gelmelidir.
8) Bütünsel veya bölgesel esnemeler yapılır.
9) Dik duruştan başlayarak beden geriye doğru bir "köprü" oluşturacak şekilde eller yere değene kadar eğilinir.
10)  Sırtüstü yere yatılır ve beden sağa ve sola yuvarlanır.
11) Diz çökülüp, baş yere değip bir "köprü" oluşuncaya kadar beden geriye doğru eğilir.
12)Kanguruyu taklit ederek sıçramalar yapılır.
13) Bacaklar bitiştirilip yere oturulur ve öne doğru gerinip, beden dik durumda iken eller ensede bitiştirilir, baş dizlere değene kadar öne ve arkaya doğru bastırılır.
14) Göğüs ve karın tavana bakarken, el ve ayaklar üstünde yürünür.
III- Başaşağı Yapılan Temrinler;
  Bu alıştırmalar akrobasiden çok pozisyon ve Hatha- Yoga kurallarına göre düzenlenmiştir, yavaş hareketlerle yapılır.
  1) Eller ve alın destek alınarak amuda kalkılır.
2) Amuda kalkıp- Hatha-Yoga duruşuna geçilir.
3) Sağ [veya sol) omuz, yanak ve kol kullanılarak amuda kalkılır.
4) Kolların dirseğe kadarki bölümünden destek alınarak amuda kalkılır.
IV- Uçuş:
1) Topuklar üzerinde çömelerek kıvrılınır, uçmaya hazırlanan bir kuş gibi sıçranıp, sallanılır. Eller kanat işlevi görerek harekete yardım ederler.
2) Sıçrama sürerken dik duruma gelinir. Eller kanat gibi bedeni kaldırmak için çırpılır.
3) Bir noktaya kadar yüzmeye benzeyen ardışık hareketlerle öne doğru havalanılır. Beden bu yüzme hareketini yaparken yere bir tek noktadan ( Örneğin, bir ayağın parmakları) temas edilir. İleriye doğru hızlı atılımlar yaparken parmak uçlarında durmaya devam edilir. Başka bir yöntem ise: düşlerde yaşanan uçma duygusu anımsanıp, kendiliğinden uçmanın bu biçimi yeniden yaratılır..
4) Kuş gibi yere konulur.
V- Sıçrama Ve Taklalar:
1) Elleri destek yaparak öne doğru atılan taklalar:
a) Elleri iterek öne takla.
b) Elleri kullanmadan öne takla,
c) Öne takla atıp tek ayak üstünde kalkma.
d) Elleri arkaya koyarak öne takla.
e) Bir omzu yere destek olarak koyup öne takla.
2) Ters yöne taklalar.
3) "Kaplan" gibi sıçrayış. ( Öne dalış ). Bir hazırlık koşusu yaparak veya yapmadan, eller önde bir engelin üstünden sıçranır. takla atılır ve bir omuzun üstüne düşülür. Aynı hareketi sürdürerek ayağa kalkılır:
a)Yüksek "kaplan" dalışı.
b) Uzun "kaplan" dalışı         
4) Hemen ardından gelen geriye takla "kaplan" dalışı.
5) Gövde bir kukla gibi katı olmak üzere takla atılır. Bu kuklanın içinde bir yay olduğu düşünülür.
6) Biri yüksekten diğeri alçaktan geçen iki oyuncu eşzamanlı olarak "kaplan" dalışı yaparlar.
7) Sopa veya silah kullanarak  "kaplan" dalışları "savaş" durumları ile birleştirilir. Bu hareketlerde, ritm ve dans öğeleri de vardır. Hareketler -özellikle "savaş çeşitlemesi durumundakiler- davul, tef veya başka bir aracın vuruşları eşliğinde yapılır. Böylece hem hareketleri uygulayan kişi hem de ritm tutan kişi birlikte doğaçlamalar karşılıklı  bir uyaran elde ederler.
VI- Ayak Temrinleri:
  1)Yere yatılıp bacaklar hafitçe kaldırılır. Ayaklarla aşağıdaki alıştırmalar yapılır.
a) Bilekler gerilip öne ve arkaya kıvrılır.
b) Bilekler gerilip yanlara kıvrılır.
c)Ayaklar döndürülür.
2)Ayakta yapılanlar:
a) Kollar serbest, ayaklar hep aynı yere basarak çömelip, kalkılır.
b) Ayağın kenarlarıyla yürünür.
c) Ayaklar içeri dönük şekilde parmak uçlarında yürünür.
d) Topukların üstünde yürünür.
e) Ayak parmaklar önce tabana doğru, sonra da yukarı doğru kıvrılır.
f) Ayak parmaklarıyla küçük nesneler (kibrit kutusu, kalem, v.s) kaldırılır.

VII- Eller ve ayaklar üzerinde yoğunlaşarak yapılan mim alıştırmaları

VIII- Herhangi bir tema üzerinde ilerlerken veya koşarken yapılan oyunculuk (oynama) temrinleri.

B. PLASTİK TEMRİNLER      
I-Temel Temrinler                      
Plastik alıştırmaların amacı, oyuncuyu fiziksel ve ruhsal ilişkilerde eğitmek, bilinçaltının keşfi ve özgürleştirilmesi için oyuncuyu cesaretlendirmektir. Grotowski oyuncularla çalışmalarında sıkça "kendini aş" ifadesini kullanır. Amacı oyuncunun zihin kontrolünü ve onu engelleyen şeyleri kırmasın] sağlamaya yöneltmek ve bunun için çaba harcaması gerektiğini hatırlatmaktır(205) Bu alıştırmalarda Dalcroze'nin ritmik çalışmaları ve diğer klasik Avrupa yöntemleri temel almıştır. Ana ilkeleri, karşıtlıktır.
1) Kollar yana bırakılmış şekilde ritmik yürünür. Dirsekler olabildiğince geriye itilerek kollar ve omuzlar döndürülür. Ellerin dönüşü, omuz ve kolların ters yönündedir. Hareketler sırasında bütün bedenden güç alınır ve dönüş sırasında omuzlar boynu içine alacak şekilde yükselir. Bir yunus olunduğu düşünülür. Aşamalı olarak döndürüş ritmi arttırılır. Bedenin yükselmesine izin verip, parmak uçlarında yürünür.
2) "Halat Çekme": Önde duran hayali bir halat vardır ve bu gergin halat ileri doğru gitmeye yardım etmekte kullanılır. Bedeni çeken eller veya kollar değil, ellere doğru hareket eden bedendir. Arkadaki bacak, diz yere değinceye kadar ileri itilir. Bedenin hareketi bir geminin pruvasının büyük bir dalgayı yarması gibi keskin ve güçlü olmalıdır.
3) Parmak uçlarında ileri doğru sıçranır, yere düşerken dizler kıvrık olur. Esnek ve enerjik bir hareketle ayakta duruş konumuna dönülür ve parmak uçlarında öne doğru sıçrama yinelenir, ardından dizler kıvrılır. Bu hareketler için itici güç bükülme ve onu izleyen sıçrama evrelerini düzenleyen, yay işlevi gören, uyluklardan gelmelidir. Kollar yanlara açılmış durumdadır ve bir el okşama hareketi yaparken öbürü karşı koyma hareketi yapar. Oyuncu sünger gibi hafif, yumuşak ve esnek olduğunu duyumsamalıdır.
4) Karşıt dönel hareketler; Bacaklar ayrık şekilde ayakta durulur. Sağa doğru baş dört kez döndürülür, sonra beden sola doğru, omurgayı sağa doğru, kalçalar sola doğru, sol bacağı sağa doğru, uyluğu sola doğru, sol ayak bileği sağa doğru döndürülür ve devam edilir. Sağ kol sola doğru döndürülür, kol sağa doğru ve el sola doğru çevrilir. Bu durumda bütün beden çalıştırılmıştır ve itici güç omurganın kuyruksokumu bölgesinden gelmektedir.
5) Bacaklar ayrık ayakta durulur, eller başın üstünde, avuçlar birbirine değecek şekilde yerleştirilir. Beden döndürülür ve olabildiğince yere doğu kıvrılır. Kollar bu eşzamanlı dönme ve kıvrılma işleminde birlikte davranmalıdır. Başlangıç durumuna dönülür ve geriye doğru kıvrılıp, "köprü" kurarak bitirilir.
6) Ritmik yürüyüş: Birinci adım normaldir, ikinci adımda kalça topuğa değene kadar diz bükülür, gövde dik durur. Aynı ritmle ayakta duruş konumuna geçilir ve normal adımla onu izleyen diz bükme dizisi yinelenir.
7) Ellerle doğaçlama: Çeşitli nesnelere, araçlara ve dokulara dokunulur, sıyırıp, hissedilir ve okşanır. Bütün beden bu dokunma duyusunu ifade etmelidir.
8) Oyuncunun kendi bedeniyle yaptığı oyunlar: Bedenin bir yanının diğerine karşı çıkması türünden somut bir görev üstlenilir. Sağ taraf zarif, becerikli, güzel, çekici ve uyumlu hareketlerde bulunur. Sol taraf kıskançlıkla sağ tarafı izler, kızgınlık ve nefret duyguları hareketleriyle ifade edilir, sağ tarafa aşağılık bir şekilde saldırır, onu bozmaya ve yok etmeye çalışır. Mücadeleyi sol taraf kazanır ve hemen hemen aynı anda kavgayı kaybeder. Çünkü sağ taraf olmaksızın yaşayamaz. hareket edemez. Bu yalnızca bir örnektir. Beden kolayca karşıt bölümlere ayrılabilir.
9)Beklenmedik hareketler: Sözgelimi her iki kolu da çevirmek gibi bir hareket yapılır. Hareket bir yönde baçlar ve bir kaç saniye sonra bunun yanlış olduğu anlaşılır. Yani, istenenin karşıt yönünde yapıldığı fark edilir. Kısa bir duruştan sonra yön değiştirilir.

II- Kompozisyon Temrinleri:

Hem yapay hem doğalcı mim çalışmalarını içeren bu bölümde, bir metnin yalnızca sözlü bir iletişim aracı olarak değil bir saldırı aracı olarak nasıl kullanılacağı öğrenilir. Bu temrinler jestik ideogramların oluşum süreci göz önüne alınarak Antik ve ortaçağ Avrupa, Afrika ve Doğu Tiyatrosu'ndan uyarlanmıştır. Jestik biçimlerin başlangıç noktası oyuncunun kendi imgelemini uyarması ve kendindeki ilkel reaksiyonları keşfetmesidir. Elde edilen sonuç, kendi mantığına sahip canlı biçimlerdir. Bu kompozisyon temrinleri sınırsız olanaklar sağlar.
1) Bedenin çiçek açması ve solması: Ritmik yürünür, tıpkı bir bitkide olduğu gibi bitki özü yükselir. ayaklardan başlayarak bütün bedene yayılır, kollara ulaştığında tüm beden çiçek açmıştır. îkinci evrede kollar -dallar- birer birer solar. Başlangıçtaki ritmik yürüyüşle bitirilir.
2) Hayvan imgesi: Bu temrin dört ayaklı bir hayvanın alışılagelmiş gerçekçi taklidini içermez. Oyuncu hayvan rolü yapmaz; özel karakteri, insani durumun bir görünümünü ifade eden bir hayvan figürü yaratarak, kendi bilinçaltına saldırır. Oyuncu bir çağrışımdan yola çıkar. "Hangi hayvan oyuncuda acıma.kurnazlık, akıllık çağrıştırır? bunu belirlemeli ve kalıplaşmış ifadeler kullanmamalıdır, Ayrıca havanın yaşam merkezinin belirlenmesi de önem taşır (Köpeğin burnu, kedinin omuriliği vs.).
3) İnsanlarla, durumlarla, anılarla ilgili çağrışımlar aracılığıyla oyuncu kendini bir ağaca dönüştürür. Kaslar kişisel çağrışımlar ifade ederek reaksiyon gösterirler.
4) Çiçek: Ayaklar kökleri, beden sapı, eller taç yapraklan sergiler. Oyuncunun çağrışımlarının gösterdiği yolda, zorunlu çiçek açma sürecinde, bütün beden yaşar, salınır ve titrer. Çiçek, aynı anda hem hüzünlü hem trajik hem de tehlikeli olan mantıksal bir anlam yüklenir.
5) Yalınayak yürünür, değişik zeminler, yüzeyler, maddeler ( yumuşak, kaygan. pürüzlü, pürüzsüz, nemli, şişmiş, dikenli, karlı yüzeyde, sıcak kumların üstünde, su kıyısında, v.s.) üstünde yüründüğü varsayılır. Ayaklar anlatımın merkezi durumuna gelmiştir; reaksiyonları bedenin diğer bölümlerine iletir. Aynı temrin ayakkabılarla, ellerle, sonra eller ve ayaklarla, eşzamanlı olarak. karşıt itkilere reaksiyon gösterilerek denenir.
6) Yeni doğmuş bebekle analoji kurma: Stanislavski’nin duygu belleği temrinine benzer bir çalışma olan bu uygulamada, oyuncunun kendisi ile diğer kişilikler arasında karsılaştırmalar yapmasına yönelinir.
a) Yeni doğmuş bir bebek izlenir ve onun reaksiyonları oyuncunun reaksiyonları ile karşılaştırılır.
b) Davranışlardaki bebeklikten kalına izleri araştırılır. (Örneğin, bazı kişiler annesinin memesini emer gibi sigara içer.)
c) Bir kimsede bebekliğin ihtiyaçlarını uyandıran uyaranlar bulunur. ( Örneğin, güvenlik duygusu veren bir kişi, emme isteği, sıcaklık duyma gereksinimi, kişinin kendi bedenine duyduğu ilgi, şefkat v.b.)
7)Çeşitli yürüyüş biçimlerini inceleme:
a)Yaşa göre belirlenen yürüyüş tipi: Hareket merkezinin bedenin değişik bölümlerine taşınması üzerinde çalışılır. ( Bebeklikte bacaklar hareket merkezidir; gençlik döneminde, omuzlar; yetişkinlikte, beden; olgunlukta, baş; yaşlılıkta tekrar bacaklar hareket merkezi olurlar. Yaşamsal ritmdeki değişiklikler gözlemlenir. Gençler için dünya onların hareketlerine göre çok yavaştır, oysa ki yaşlı adam için tam tersidir.)
b) Farklı psikolojik dinamiklere dayanan yürüyüş biçimleri ( kavgacı, sinirli. uykulu, v.b.).
c) Başkalarından gizlenmek istenen özellikleri ortaya çıkaran yürüyüş biçimleri,
d)Bedensel olarak patolojik özelliklere dayanan yürüme biçimleri.
e) Diğer insanların yürüyüşünün parodisini yapmak. Burada temel olan şey yürüyüş tipini kopya etmek değil, güdüleri anlamaktır.
8) Duygusal bir itki seçilir ( Ağlamak gibi) bu, bedenin itkiyi ifade edebileceği başka bir noktasına taşınır. Örneğin ayaklardan birine.
9) Bedenin çeşitli parçalarıyla ışık yakalanır. Biçimler, jestler, hareketler yaratarak bu parçalar canlandırılır.
10) Kasların yoğrulması: Omuzlar bir yüz gibi ağlar, karın övünür, diz açgözlü olur.

C. YÜZ TEMRİNLERÎ
Grotowski'nin oyuncularının ayırıcı bir özelliği de, belirlenmiş yüz ifadeleri kullanmalarıdır. Oyuncu kendi yüz kaslarını ve iç tepkilerini kullanarak, biçimlendirilmiş bir yüz anlatımı oluşturur, Bu temrinler Delsarte'nin çeşitli önerilerine dayanır.
  I) Dış dünyayla temas kuran hareketler (Dışa dönük.).
II) Dikkati hareketi yapan özne üzerinde yoğunlaştırmak için çevrenin ilgisini çekme eğilimindeki hareketler (İçe dönük.).
III) Orta ve nötr aşamalar.
  Reaksiyonun bu üç değişik türünün mekanizmasının yakından incelenmesi bir rolü biçimlendirmede çok yararlıdır. Bu temrin, yüzdeki her kasın denetlenmesini amaçlamaktadır. Böylece, mimiklerde kalıplaşmaların aşılması sağlanır. Bu, oyuncunun yüz kaslarının her birinin bilincine varmasını ve kullanmasını içerir. Bu temrinlerin müdahale edilmeden, dinlenme ve kişisel reaksiyonlar için ara verilmeden yapılması yararlıdır. Hatta zorunlu kalınırsa küçük aralar bile temrinin içine küçük parçalar olarak katılmalıdır.
D. SES TEKNİĞİ
Ses çalışmaları, solunum temrinleriyle birlikte diksiyon, vokal çalışma ve yapay boğumlamayı ( Büyülü sözler söyleme ) içerir. Bu çalışmalarda ses renkleri denenir şarkı söylenir ve fısıldama üzerinde yoğunlaşılır. Grotowski' ye göre iyi diksiyonun sırrı solunumdadır, 'Laboratuvar' da yapılan denemelerde sesin biçimlendirilmesinde beynin oynadığı rol, larenksin gerektiği gibi açılmasında boğaz kaslarının önemi,. özgül bir rolün uygun duraklarının nasıl belirleneceği, solunumla bir cümlenin ritmi arasındaki uyum, fizyolojik bir gerekliliğin olmadığı yerde dramatik bir etki olarak solunum, karından ve göğüsten tam solunum, kafatası ve göğüs tınlatıcılarının eş zamanlı kullanımı, psikolojik sorunların ya da yanlış solunumun sonucu olarak ses yitimi üstünde araştırmalar yapılmıştır.
İletme Gücü:
  İzleyicinin oyuncunun sesini yalnızca duymakla kalmaması, ayrıca ondan sanki stereofonikmişcesine etkilenmesi için sesin İletme gücüne özel bir önem verilmelidir. İzleyici, oyuncunun sesi ile yalnızca durduğu yerden değil, her yönden geliyormuşçasına çevrelenmelidir. Duvarlar bile oyuncunun sesiyle konuşmalıdır. Oyuncu sesini, seyircinin yeniden-üretemeyeceği ve taklit edemeyeceği sesleri ve entonasyonları üretmek için kullanmak zorundadır. İyi iletim gücüne sahip gerekli olan iki koşul vardır;
  a) Sesi taşıyan hava kolonu güçlü olmalı ve hiçbir engelle ( Örneğin, larenksin kapalı olması veya çenenin yetersiz açılması.) karşılaşmadan dışarı çıkmalıdır.
b) Fizyolojik tınlatıcılarla ses güçlendirilmelidir. Bunların hepsi doğru solumayla çok yakından ilişkilidir.
Soluma:
Gözleme dayalı çalışmalar üç çeşit soluma biçimi açığa çıkarmıştır;
a)Üst göğüs veya göğüs boşluğu soluması, Avrupa'da özellikle kadınlarda gözlenen bir solumadır.
b) Alt soluma veya karından soluma. Karın, göğüs kullanılmadan şişirilir. Solumanın bu biçimi ise genellikle tiyatro okullarında öğretilir.
c) Bütünsel (Üst göğüs ve karın birlikte.) soluma. Karın aşaması baskındır. Bu biçim en sağlıklı ve en işlevsel olan solumadır. Özellikle çocuklarda ve hayvanlarda gözlenir. Bütünsel soluma bir oyuncu için en etkili solumadır. Oyuncunun kendini bütünsel solumaya alıştırması zorunludur. Yani. kişi solunum organlarının işlevlerini denetleyebilmelidir. Solunumun bütünsel olup olmadığını anlayabilmek için çeşitli yöntemler vardır:

a) Yere veya herhangi bir sert zemin üstüne yatırılır böylece omurga kendiliğinden düz duracaktır. Bir el göğse, diğeri karına yerleştirilir. Soluk alırken önce karın üstündeki elin, daha sonra göğsün üstündeki elin yükseldiği duyumsanır; bu yumuşak ve sürekli bir harekettir.
b) Hatha-Yoga'dan uyarlanan yöntem: Omurga kesinlikle düz durmalıdır. bunun için sert bir zemine yatmak zorunludur. Burun deliklerinden biri kapatılır ve diğeriyle soluk alınır. Soluk verilirken açık olan delik kapatılır ve önceden kapalı olan burun deliğinden hava dışarı verilir, Üç evre şu ritmle birbirini izler: Soluk alma : 4 saniye, soluk tutma: 12 saniye, soluk verme: 8 saniye.
c) Bu yöntem Klasik Çin Tiyatrosu'ndan alınmıştır ve temel olarak en etkili olanıdır; her pozisyonda kullanılabilir. Ayakta dururken, eller en alttaki kaburganın üstüne yerleştirilir. Soluk alma başlangıçta ellerin yerleştirildiği noktada bir etki yaratmalıdır( Eller dışarı itecektir) ve göğüs boyunca bu sürdürüldüğünde hava kolonu doğruca kafaya ulaşıyormuş gibi bir duygu oluşur. Karın duvarları kaburgalar genişlediğinde kasılır, toplanan hava için bir temel oluşturur ve böylece ağızdan çıkan ilk sözcükle soluğun dışarı kaçması engellenir. Soluk verme bunun tersidir: Kafadan başlayarak, göğüs boyunca, avuçların durduğu noktaya doğru, içeriye alınan havayı çok fazla sıkıştırmamaya özen gösterilmelidir. Bütün bu süreç yumuşak bir tarzda yerine getirilmelidir. Bütünsel soluma sırasında çok fazla hava almamak ve biriktirmemek gereklidir. İyi bir oyuncu çabuk ve sessiz soluk almalıdır. Her zaman nerede soluk alacağını bilmelidir. Hızlı ve sessiz soluma için alıştırmalar:
  a) Elleri kalçada tutarak ayakta durulur. Söz söylemeden önce alınabildiği kadar hava çabucak ve sessizce dudaklar ve dişler arasından alınır.
b) Aşamalı olarak hızın arttırılacağı bir dizi kısa ve sessiz soluk alınır. Doğal bir şekilde dışarı verilir.
  Larenksin Açılması:
  Larenksin kapalı olduğu şu koşullarda anlaşılır:
a) Ses yavansa
b) Eğer oyuncu gırtlağında larenksini hissediyorsa
c) Soluk alırken küçük bir ses işitiliyorsa
d) Ademelması yukarı doğru hareket ediyorsa
e) Ense kasları kasılıyorsa
f) Çene altı kasları kasılıyorsa
g) Alt çene kemiği çok fazla önde veya gerideyse Eğer oyuncu ağzının arka kısmında çok geniş bir boşluk olduğunu duyumsarsa larenks mutlaka açıktır ( Esnerken olduğu gibi. ). Larenksin kapalı olması genellikle tiyatro okullarında kazanılan kötü alışkanlıkların bir sonucudur.
  Larenksi açmak için temel çalışma ( Çinli doktor Ling tarafından önerilmiştir.): Baş dahil olmak üzere bedenin üst kısmı öne doğru eğilir, alt çene bütünüyle gevşemiş, baş parmağa dayalı tutulur, işaret parmağı alt dudağın biraz aşağısında durur ve çenenin düşmesini önler. Üst çene ve kaş kaldırılır, aynı zamanda alın buruşturulur, başın üstündeki, gerisindeki ve ensedeki kaslar gerilirken şakaklarda tıpkı esnemede olduğu gibi bir gerginlik duyumsanır. Sonunda sesin çıkmasına izin verilir.
Tınlatıcılar:
Fizyolojik tınlatıcıların görevi dışarı çıkarılan sesin iletme gücünü arttırmaktır. İşlevleri, hava kolonlarını bedenin ses yükseltici olarak seçilen bölümlerine sıkıştırmaktır. Gerçekte oyuncunun kendi fiziksel aracı üstündeki denetimine bağlı olan sonsuz sayıda tınlatıcı vardır.
Bunlardan bazıları:
a) Avrupa Tiyatrosu'nda en çok kullanılan, kafa tınlatıcısı veya üst tınlatıcıdır. Teknik olarak hava akışının başın ön tarafına doğru yönlendirilmesiyle çalışır. Oyuncu, elini alnın üst kısmına yerleştirerek ve "m" ünsüzünü söyleyerek kesin bir titreşim duyabildiği anda bu tınlatıcının kolaylıkla farkına varır.
b) Avrupa'da bilinmesine rağmen nadiren bilinçli olarak kullanılan göğüs tınlatıcıları; A!çak perdeden konuşulduğu zaman çalışır. Çalışıp çalışmadığını denetlemek için, bir eli göğsün üstüne koyup titreşip titreşmediğine bakmak gereklidir.
Ses Temeli:
Herhangi bir tınlatıcının kullanılması ve sıkıştırılabilmesi için bir temele sahip olması gereken bir hava kolonunun varlığını öngörür. Oyuncu bilinçli olarak bu hava kolonu için kendi içinde bir temel bulmayı öğrenmelidir. Bu temel aşağıdaki yollarla elde edilebilir:
  a) Karın duvarının kasılıp, gevşetilmesiyle,
b) Klasik Çin Tiyatrosu'nda kullanılan yöntemle; oyuncu belini enli bir kemerle sıkıca bağlar. Bütünsel soluma yaptığı zaman, kemer karın kaslarına baskı yapar ve hava kolonu için bir temel oluşturur.
c) Bütünsel soluma ( Karın ve üst göğüs solunumu.).
Sesi Yerleştirmek:
  Şarkıcılar ve oyuncular için iki farklı yöntem kullanılmalıdır. Grotowski' ye göre tiyatro okulları geleceğin oyuncularına şarkı söylemek için ses yerleştirmeyi öğretme hatasına düşerler.
Organik Temrinler:
  Temrinlerin amacı oyuncunun kendindeki potansiyel diapazonun farkına varmasıdır. Rolünün skorunu ortaya koyarken kendiliğinden ve hemen hemen bilinçsizce bu olanakları kullanabilmelidir. Oyuncunun vokal ve solunum araçlarını, rolün çok yönlü istemlerine göre organik olarak kullanabilmesi için, bireysel temrinler yapması zorunludur:
  a) Ses birisinin çevresinde "sert" veya "yumuşak" bir hava dairesi yaratmak için kullanılır; ses kullanılarak ardarda büyük ve küçük çanlar yapılır; önce geniş sonra dar bir tünelden ses gönderilir v.s.
b) Nesnelere karşı vokal eylemler: Ses duvarda bir delik açmak için, sandalyeyi devirmek için, mumu söndürmek için, duvardan bir resmi düşürmek için, okşamak için, itmek için, bir nesneyi sarmak için, yeri süpürmek için kullanılır; ses bir balta, bir el, bir çekiç, bir makas, v.s. gibi kullanılır..
Vokal İmgelem:
  a) Oyuncu alışılmışın dışında sesler çıkararak vokal yeteneklerini zenginleştirmeyi öğrenmelidir. Bu bağlamda doğal ve mekanik seslerin taklit edilmesi son derece yararlı bir temrindir: Suyun damlaması, kuşların cıvıltısı, v.s. Önce bu sesler taklit edilir, sonra sesin iletmek istenen çağrışımını uyandırarak sözlü bir metne dökülür.
b) Oyuncu kendi doğal perdesinin dışındaki perdelerde konuşma yeteneğini geliştirmelidir Bazı koşullarda yapmacıklı olarak ve bu yapmacıklığı gizlemeden doğal olmayan perdelere çıkılır.
Ses Kullanma:
  Eğer oyuncu giderilemeyen küçük bir ses bozukluğundan rahatsızsa, bunun üstesinden gelmek için kendini zorlamak yerine, oynadığı role göre çeşitli biçimlerde onu kullanmayı seçmelidir.
  Diksiyon:
  İyi bir diksiyonun temel kuralı ünlüleri kesmek ve ünsüzleri çiğnemektir. Diksiyon bir ifade aracıdır. Her rol farklı türden bir diksiyonu gerektirir ve hatta aynı rolün çatısı altında koşullara ve durumlara göre diksiyondaki değişikliklerin sunduğu olanaklar sonuna kadar kullanılmak zorundadır. Bu amaçla hazırlanan birkaç alıştırma örneği:
a) Tanıdık kişilerin diksiyonları parodileştirilir.
b) Yalnızca diksiyon kullanarak çeşitli karakterler sergilenir ( Cimri, yeni zengin, obur, dindar, v.s.).
c) Diksiyon kullanarak çeşitli psikosomatik özellikler karakterize edilir ( Dişsizlik, zayıf kalplilik, sinir zayıflığı v.s. ). Yorumu bozmaktan kaçınmak için diksiyon çalışmaları asla oyun metni üzerinde yapılmamalıdır. En iyi diksiyon eğitimi kişinin kendi özel yaşamından kazanılır. Oyuncu hiçbir zaman kendi rolünü yüksek sesle ezberlememelidir.
Duraklar:
Durak bir ifade aracı olarak amacına şu koşullarda ulaşır:
a) En cimrice kullanımı ve yalnızca anlam kattığı zaman başvurulması.
b) Sanatsal bir işlevi olmayan ve rolün yapısına bağlı olmayan her durağın elenmesi (Kişisel yorgunluk, sözün doğal uzunluğu, v.s. sonucu. ).
c) Her zaman hızlı ve sessiz olması gereken soluk alma duraklarının kısaltılması
d) Belirli bir aralıkta yapılan 'yapay' veya "yanlış" duraklara öncelik tanınması
  Hataları Kullanma:
  Durmak veya yeniden başlamak yerine, oyuncu bir sözcüğü yanlış boğumlarsa onu düzeltmemeli bunu bir etki gibi kullanarak devam etmelidir.
  Boğumlama Tekniği:
  Şiir ve düzyazı ezberinde temel bir ayrım yoktur. Her iki koşulda da bu bir ritm, cümleleme ve mantıklı vurgu sorunudur. Düzyazıda ritm keşfedilir yani deşifre edilir. Oyuncu metnin özel ritmini duyumsayabilmelidir. İyi bir oyuncu telefon rehberini ritmik bir şekilde okuyabilir.
Grotowski, oyuncuların bu temrinleri düzenli olarak yapmalarını öngörür. Zaman içinde bedensel yapı değişikliği, tekniğe uyum sağlamayı zorlaştıran yaşlanma gibi sorunlarla karşılaşılabilir. Bu durumda oyuncu her şeye yeniden başlamalı ve kendini yeniden keşfetmelidir.
1959 - 1962 döneminde kullanılan temrinlerle 1966 yılında kullanılan temrinler arasında farklılıklar görülür. İlerleyen süreçte temrinlerin işlevleri birbirlerinden farklılaşmıştır. "Bu nasıl yapılabilir?" sorusuna yanıt arayan temrinler elenmiş, bunlar kişisel bir çalışma biçimi oluşturmak için birer araç olmuştur. Değişimlere, deneyimlerin sonucunda ulaşılmıştır. Oyuncu, yaratıcı görevinde kendisini engelleyen direnç ve engellerin tümünü keşfetmeye girişir. Temrinlerle bu engellerin üstesinden gelmek hedeflenir. "Bunu nasıl yaparım" sorusunun yerini "neyin yapılmaması gerektiği", "kişiyi engelleyen şeylerin neler olduğu" soruları alır. Temrinlerde farklı temas tipleri aranmıştır. Fiziksel öğeleri, insani temasın öğelerine dönüştürme aramaları sonucu partnerle oynamaya gidilmiştir. Ancak partner, bildiğimiz anlamda başka bir oyuncu değil, bedenle, imgelemde canlandırılan bir partnerdir. Bedenin farklı bölümleri arasında - örneğin, elin ayakla konuşması gibi - canlı diyaloglar oluşturulmuştur. Bir öğenin yapısı ile bu öğeyi her bir oyuncunun kendi moduna dönüştüren çağrışımlar arasında bir bağlantı aranmıştır. Tümüyle öznel bir çalışmaya doğru, nesnel öğeler nasıl korunabilir ve nasıl onların ötesine geçilebilir gibi eğitimin çekirdeğini oluşturan, oyunculuğun çelişkisi üzerinde denemeler yapılmıştır.
Oyunculuk eğitim yöntemi giderek daha netleşmiştir. Her bir oyuncu yatkın olduğu temrinler üstünde uzmanlaşmaya yönelmiştir; akrobasi, ritm, vokal, nefes çalışmaları v.b. Bu çalışmalar için bazı uyarılarda bulunan Grotowski, çalışmalarda önce bedenin daha sonra sesin çalışması gerektiğini vurgular. Tam bir konsantrasyon gereklidir, hiç bir kural ve kalıplaşmış davranış tanımayıp, her şey bedenle ortaya çıkarılmalıdır ve kişisel deneyim belirleyicidir. Ayrıca, çalışmaların kişiyi sınırlamayan, olabildiğince az giysi ile, çıplak ayakla yapılmasını ve herkesin bilinçli ve dinamik olması gerektiğine dikkat çeker. Dağılmayan ve tüm kasların kontrolü ile yapılan bu çalışmalar doğaçlamalarla gerçekleştirilir. Oyuncu çok fazla teknik bir engelle karşılaşmadan yapabilecek kadar ustalaştığında hareketleri bir doğaçlama içinde birleştirmeye başlar. Doğaçlamalar içinde bunlar birer ayrıntı haline gelmelidir. Doğaçlamalar tamamen hazırlıksız olmadır, aksi halde doğallık yok olur. Bir diğer önemli konu ise, ayrıntıların - yani alıştırmaların - kesinlik içinde yapılabilmesidir. Bu başarılamazsa doğaçlamaların hiç bir anlamı kalmaz.
Yoksul Tiyatro"' kitabında yer atan bu temrinler şunlardır:
  Vokal Temrinler: Sessizliğin önemli olduğu bu çalışmalar başlangıçta sirk gösterileri ile benzerlikler taşır.
  Sesin Uyarılması: Her oyuncu bir metin seçer ve bunu ezberden, şarkı olarak ya da yüksek sesle söylemede özgür bırakılır. Lider oyunculara dokunarak sesin nereden geldiğini anlamaya çalışır. Sesin volümü giderek yükseltilir.
  -Kafatasının üst bölümü konuşuyormuşçasına, sözcükler tavanda yankılanır
Tavandan gelen yankı partner kabul edilerek, yankı ile diyaloga girilir, oyuncu lider tarafından odada dolaştırılır.
-Duvarla doğaçlama bir konuşma yapılır. Yankı yine yanıt kabul edilir. Bütün bedenle yankıya yanıt verilir. Ses göğüsten kaynaklanıp, çıkmalıdır.
-Ses karına yerleştirilerek yerle konuşulur. Beden formu 'şişman ağır bir inek gibi' dir.
Sıra ile kafa sesi ( Tavana doğru ), ağız sesi ( Öne, havaya doğru. ), artkafa sesi (Ön tarafa doğru. ), göğüs sesi ( Yere doğru. ) denenir.
Kaplan: Oyuncunun kendini serbest bırakması ve gırtlak tınlatıcısını çalıştırmayı amaçlayan bu temrinde, oyuncu avdır ve bir kaplanı oynar, kükreyerek tepki verir Lider ise ava saldıran bir kaplanı oynar. Temrin arada kesilip şarkı söylemeye. geçilerek oyuncunun sesi rahatlatılır.
King - King: King sözcüğü yüksek belirlenmiş bir notada ve hızlı bir tempoyla alçaktan yükseğe çıkış üzerine çeşitlemeler yapılarak yinelenir. Bu sözcüğün çevresinde giderek yükselen bir perdeden doğaçlamalar yapılır.
La • La: Hedef oyuncunun sesini farkında olmadığı entonasyonlara ve erime ulaştırmaktır. La -la - la sesi ile şarkı söylenerek, yürünür. Daha sonra tavana, duvara, yere doğru, baş, karın ve göğüs sesleri değiştirilerek yinelenir. Geniş bir entonasyon, nüans ve perde ile kedi miyavlaması yapılır ve bunların sonucunda metin normal bir biçimde ezberden okunur.
Kaplan: Kaplan kükremeleri biçiminde ses ifadeleri denenir. Bu seslere sinsi sinsi dolaşma, yuvarlanma, pençe atma gibi hareketler eklenir.
Sesler: Çok çeşitli entonasyonlarla eklemlenmiş her tür ses çıkarılır. Temrinler doğaçlamalarla çeşitlendirilir.
Sonraki Temrinler: Yere rahat biçimde yatılır ve şarkı söylenir, bu arada lider avucunun içi ile oyuncuların bedenine dokunur, Ses dokunulan yerlere göre değişiklikler gösterir. Daha sonra baş amuduna kalkılır ve bu durumda bir metin ezberden okunur. Oyunculardan, sıcak bir nehre uzandıkları ve sıcak suların bedenlerinin üstünden akıp gittiğini hayal etmeleri istenir. Lider suyun geçtiği yerlere dokunur ve oyuncuların tepkilerini gözlemler. Bir süre sessiz kalınıp, şarkı söylemeye geçilir. Aynı amaçla yapılan diğer bir temrin ise, karın üstüne yatılıp, tavana doğru konuşmadır.
Hayvan Seslerine Dayanan Temrinler:
  Kaplan: Kükreme, uzun ve devamlı aynı entonasyon ve nefesle yapılır.
  Yılan: Tıslama, uzun ve devamlı aynı entonasyon ve nefesle yapılır.
  İnek: 'Möö' diyerek böğürme, uzun ve devamlı aynı entonasyon ve nefesle yapılır.
  Bu sesler hayvanların en temel hareketlerinden yola çıkılarak yapılan beden hareketleri ile belirginleştirilir. Lider oyuncuya saldırgan davranarak, tepki vermesini sağlar. Bir diğer temrin ise; oyuncunun boğa, liderin ise boğa güreşçisi olması ve kırmızı bir kumaşla oyuncuyu yönlendirmesidir.
Çağrışım: Kaplan, yılan, kıvrılmış yılan, bir bıçak ( Kesmek ), bir balta (Yarmak) gibi şeylerden yola çıkılarak, bunlarla çağrışım uyandıracak şarkı söylenir. Daha sonra liderin bir metre uzakta tuttuğu kağıtta yazılı olanlar şarkı biçiminde söylenir. Ses tavanda belirlenen bir noktaya temas ettirilmeye çalışılır, Buna yönelik yapılan diğer bir doğaçlama ise, çayırda otlayan bir inek gibi durarak, yere doğru konuşma ve yerden yankı alma veya şarkı söyleyen bir kaplan gibi şarkıyı kükreyerek söyleme denenir.
Tema - Gözlem - uyarım - Reaksiyon: Bütün süreç bu bağlantı ile yapılmalıdır. Önce beden daha sonra sesle konuşulur.
  Gözlem - Uyarımlar - Reaksiyonlar: Bedenin bütün uyarımları sesle ifade edilir. Bedeni ve sesi ilgilendiren herşey düzenli olarak her gün denetlenmelidir. Özellikle beden bir reaksiyon merkezi haline getirilmelidir. Bunun içinde herkeste olan fiziksel alışkanlıklar ( Kolları kavuşturma v.b.) sökülüp, atılmalıdır. Sesle, sözcükler arasında bağ kurulduğunda oluşacak çağrışım olanaklarına yoğunlaşılır ve örnek olarak, bıçak, yumuşak, yılan ve köpek sözcüklerinden yola çıkılarak bu çağrışımlar denenir. Grotowski'nin temel ilkesi, vokal aracın kendisini ve sözcükleri düşünmeyip sadece bedenle reaksiyon gösterilmesidir. Kedi doğaçlaması yapılır. Kıvrık bir koldan destek alarak, omuzüstü duruş denenir. Ardından dirseklerle desteklenen dirsek amuduna geçilir. Yere çömelerek, bedenin arkaya, - kafa yere değene kadar -yatırılarak ve bu durumda bedenin yerden yükseltilmesi sayesinde omurganın esnekliğini geliştiren bir hareket yapılır. Bunu ağır çekim çalışması izler. Amud duruşundan, omuzüstü duruşuna geçme, kıvrılarak bacakları yere uzatıp, normal duruşa geçilir.
El / Parmak Temrinleri: Bir kelebek ve bir parça kuş tüyü imgeleminden yola çıkarak geliştirilmiş bu temrinde, sol el korunan, sağ el ise aktif olup, kavrayan olur. İki elle, kucaklamak, almak, kendisi için almak, sahip olmak ve korumak gibi süreçler denenir.
Buna yönelik yapılan bir diğer doğaçlama ise; kişinin elleri ile kendini yönlendirmesidir. Beden, ellerin hareketlerine uyum sağlar. Ellerle yapılan çalışmanın başka bir çeşitlemesi de iki kişinin birbirlerini elleri ele ısıtmasıdır. Oyunculardan biri arkası dönük durur, diğer oyuncu elini birinci oyuncunun bedenine dokundurmadan bedeni üstünde gezindirir. Birinci oyuncu ele tepki verir.
Maske: Lider oyuncuyu, kendi adını müzikal bir biçimde söylemeye yöneltir. bunu yaparken kendi yüzündeki maskeyi bulmasını sağlar. Oyuncu çalışmasında farklı şarkılar kullanılır. Bu şarkılar oyuncuyu öznel olmaktan, maske ile özdeşleşmekten kurtarır. Böylece içsel olan dışsal olup, üstünde çalışılabilir hale getirilir. Maske parçalandığında geride bıraktığı boşluk, anlam üzerine çalışma ile doldurulur. Vurgu daha öğretici bir çalışma olan kendini anlamadadır. Bir diğer temrin ise, herkesin sevdiği bir hayvanı seçerek, bu hayvanı aşama aşama bedeni ile araştırmasıdır. İtkiler doğru bulunmuşsa, hayvanın sesi bir metin veya şarkı ile verilmeye geçilir. Son olarak ise sevişen iki hayvan oynanır. Aynı çalışma bitkilerden yola çıkılarak da yapılır. Durumlar içinde bitkinin sesi ve olanakları araştırılır.
Uzun yıllar düzenli olarak yapılan temrinlerle oyuncuların farkındalıkları, duyarlılıkları geliştirilmiştir. Önemli olan oyuncunun düşünce üretmeden kendini rahat bırakmasıdır. Tiyatroda otantik ilişki yoluyla bütünselliği yakalamayı hedefleyen bu çalışmalarda oyuncunun özgürce denemeler yapması, aksiyon, düşünce, beden ve zihin olarak insanları içten bölen ve kendi içinde çelişkiye düşmesine yol açan ve insanları diğer insanlardan ayıran engellerden kurtulması gerekir. Bunun içinde itkilerini partneri ile oyuncu olarak değil, insan olarak paylaşması gerekir.
  Grotowski, topluluğu ile çalıştığı yıllar içindeki belli dönemlerde temrinlerin asıl hedeflerinden uzaklaşıp, sadece alıştırma olsun diye yapılır hale geldiği anlar yaşamıştır. Bu durumda topluluk temrin yapmayı bir süreliğine bırakmıştır. Bu süre sonunda yeniden temrinlere dönüldüğünde, bunların çok farklılaştığı görülmüştür. Çünkü beden yeni direnmeler getirmiş, insanlar aynı olmalarına rağmen değişikliğe uğramışlardır. Sonuçta çok daha kişiselleştirmeye yönelerek temrinler yeniden ele alınmıştır.
Günlük düzenli olarak yapılan temrinler bilimsel araştırmalar gibi sürdürülür, bunlarda hedef insanın ifadesini yönlendiren ana itkileri, kuralları bulmaktır. Bu araştırmalarda, insanda etki - tepki ilişkisi üzerinde yoğunlaşan Jung ve Pavlov' un yöntemlerine de başvurulur.
Yapılan her çalışmada uyarımlar, itkiler ve tepkiler zinciri vardır. Oyuncu bütün bunları her zaman dış dünyaya, başka insanlara ilişkin kendiliğinden bir aksiyon olarak yapmalıdır. Aksiyonlarını da bir anıya bağlayarak somutlaştırabilmelidir. Bu nedenle sürekli çevresi ile ilişki içinde olmalıdır. Çevresine bakmakla yetinmeyip, görebilmelidir, dinlemeli ve yanıtlamalıdır. Bunun üzerinde özellikle duran Grotowski bu konuda çeşitli doğaçlamalar kullanır:
1. Oyuncuların belli bir süre üzerinde çalışıp hazırladıkları bir oyunda, oyunculardan birine tamamen farklı bir biçimde oynaması görevi verilir, bu sırada diğerleri önceden belirlenen sabit aksiyon skorlarına bağlı kalarak, bu sınırlar içinde her biri kendi tepkisini verecektir.
2. İki partner skorlarını korurlar ama aksiyonun ardındaki güdülenme farklıdır. Örneğin, iki arkadaş arasındaki tartışma: Belli bir günde arkadaşlardan biri olağan bir biçimde davranır ama içten değildir. Tavırlarında farkedilmesi çok güç olan ince değişiklikler vardır. Ancak partner skorunu değiştirmeden dikkatlice dinlerse o zaman uygun biçimde reaksiyon verebilecektir.
Bu doğaçlamalarda önemli olan oyuncunun kurulu skorunu değiştirmemesidir. Durum ve aksiyonlardaki değişiklikler yoluyla skorunu değiştirmesi kolaycılığa kaçmadır. Bunun yerine oyuncu skorunu korumalı ve her gün yenilemelidir-
Skoru, nehrin iki yakası olarak tanımlayan Grotowski, oyuncunun sürecinin suyun iki yaka arasında dalgalanması gibi olduğunu belirtir. Grotowski'ye göre oyunculukta skor gereklidir. Oyunculuk skoru, temasın öğeleridir ve temasın reaksiyonlarını ve itkilerini almak ve vermektir. Oyuncu bir skora sahip olmadan kendiliğindenliği yakalayamaz. Skorsuz kendiliğindendik, kaos içinde tahrip olmayı getirir; kendiliğindendik adına yapılanlarda ancak kendiliğindenliğin bir taklididir.Yapılan her alıştırmanın ayrıntıları bilinmelidir. Doğaçlamalar bu ayrıntıların çatısına uygun olarak yapılır. Çalışmaya başlarken hedefler saptanır, hangi ayrıntıların yakalanacağı eğitmen ya da yönetmen tarafından belirlenir. Oyuncular da doğaçlamaları ile bu ayrıntıların farklı çeşitlemelerini oluşturmaya ve bu ayrıntıları haklılaştırmaya çalışırlar. Bu çalışma yöntemi oyuncuya otantik bir doğaçlama sağlar.
Grotowski doğaçlamaya yaklaşımı ile diğer çağdaş yönetmenlerden ayrılır. Sınırları belli bir yapı içinde doğaçlamalara başvurur. Doğaçlamalar ayrıntıları çeşitleme işlevi görür.
Temrinleriyle, oyuncunun nedensiz yaptığı bir doğaçlama ile kendine verilen bir hareketten yola çıkarak yaptığı doğaçlama arasındaki farka dikkat çeken Grotowski örneğin, oyuncunun amaçsız, bir odada dolaşırken şarkı söylemesini ister. Daha sonra sol elini kaldırıp, köprücük kemiğine koyarak dolaşırken, şarkısını söylemesi ister. Bu basit harekette bile sesin değiştiği, daha yumuşak ve etkili hale geldiği görülür. Verilen hareketle oyuncunun o anda nasıl bir kişisel bağlantı kurduğu sorulur ve çalışma sürdürülür.
Grotowski'nin bu temrinlerde öncelikle üstünde durduğu konu, oyuncunun kendini bilinçli olarak kontrol etmesinin önüne geçebilmektir. Önemli olan her oyuncunun kendi tarzında araştırma yaparak ilerlemesidir.
Grotowski'nin en önde gelen oyuncularından olan Cieslak çalışma yöntemlerini şu şekilde açıklar:
"Öncelikle aksiyonlar ve ilişkiler üzerinde dururuz. Böylece bağlantılar ortaya. çıkar. Oyuncu imgelerle, aksiyonlarla ve anlamlarla seyirci ile iletişimi istemeyi hissetmelidir. Aylar alan bu süreç via negativadır, kabul etmekten çok reddederiz. ve. yaratıcılığımızın önündeki engelleri aşmayı araştırırız.. Grotowski bizi izleyerek, engellerden kurtulmamıza yardım eder, bizi önyargılardan koruyarak, önce aksiyonları denemeyi getirir. Sonuçta tutarlı skor inşa edilir
  Bu da sürekli gelişim içinde olur.
  Oyuncu iyi bir şey yapmak kaygısında ise klişelerden kaçınmalıdır. Kendinde olan kalıplaşmış ayrıntıları bulup, bunlardan kurtulma yollarını denemelidir. Söylenen her sözün bir bağlamı olmalıdır. Sözcüklerin taşıdıkları otantik reaksiyonun gerçekte ne olduğu bilinmeli ve yalnızca sözcükler resmedilmemelidir. Örneğin, "Bugün kederliyim" deniyorsa, bu cümle mutlaka kederli biçimde söylenmek durumunda değildir. Belki bu cümlenin söyleniş nedeni kişinin yalnız kalmak istemesi olabilir v.b. Aynı kural aksiyonlar içinde geçerlidir. Örneğin, sıkıntı durumunu ortaya koymak gerekiyorsa, aksiyonu resmedip, hareketler ve jestlerle sıkılan bir insanı taklit etmek yerine, sıkılmış birinin ilginç gelebilecek bir şeyler bulmaya çalışması daha etkili olur. Örneğin, bir kitap okunmaya başlanır ama kitap ilginç bulunmaz, bir şeyler yemeye girişilir, hiç bir şeyin tadı yoktur v.b. Bu durumda oyuncu etkindir ve sıkılmış birini oynamaya zamanı yoktur. Diğer durumda oynadığından çok daha fazla oynar.
Grotowski, Amerika' da Irvine Üniversitesi'nde verdiği kısa kursta bu konu üzerinde durmuştur. Kurslarda oyuncuların sıklıkla düştükleri bir hata olan bir durumu oynamak yerine bu durumu göstermenin gerekliliği üzerine doğaçlamalar yapmıştır. Bu çalışmalarda Çehov' un oyunu Martı ele alınmış ve oyunda egemen olan 'sıkıntı'yı gösterebilmek için doğaçlamalar yapılmıştır.
'Tiyatro Laboratuvarı'nda uzun yıllar çalışma sonucu yaratılan teknik ustalık Grotowski'nin başta savunduğu düşüncelerle çelişmektedir. Öncelikle atölye çalışmalarında "oyuncuya beceriler 'hünerler' kazandırılmaz" ilkesinden yola çıkılmıştı. Ancak, oyuncular için oluşturulan temrinler o kadar ustalık gerektirir ki. oyuncular uzun çalışmalar sonucu bunları başarı ile yapar hale gelirler ve bunları yapmaları ile de diğer oyunculardan ayrılırlar. Ses ve beden olarak öylesine yetkinleşirler ki adeta insan doğasının sınırlarını zorlayan bir beceri, hüner elde ederler. İkinci sorun ise, oyuncunun deneyiminde teknik yetkinliğe ulaşma, oyuncu için bunun bir mask haline gelmesi tehlikesini getirmektedir. Bu nedenle teknik yetkinlik, oyuncunun gelişimini sağlamaktan çok bunu yasaklar hale gelir. Teknik ustalık, oyuncunun kendi olma şansını hazırlar ama bunu yenilemesine izin vermez. Grotowski'nin hedeflerinden diğeri ise, oyuncunun yaşadığı yüzleşme ile bunu izleyen seyircisinde de bu yüzleşmeyi yaşatmasıdır. Ancak zamanla anlaşılmıştır ki izleyici, izlediği bir tek oyunla bu yüzleşmeyi başaramamaktadır.
  'Tiyatro Laboratuvarı' dışında da atölye çalışmalarını sürdüren Grotowski 1964 - 1965 yıllarında İtalya'da yapılan Dünya Tiyatro Oyuncuları Festivali'nde oyunculuk yöntemleri üzerine kurs düzenlemiştir.
1965 ve 1966 yıllarında ise 'Tiyatro Laboratuvarı'nda yurtdışından gelen öğrenciler için düzenlenen eğitim kursları düzenli bir biçimde yürütülmeye başlanır ve bazı yabancı oyuncular topluluğa alınır.
1966, 1967 ve 1968 yıllarında ise Grotowski oyuncusu Cieslak ile birlikte Danimarka, İngiltere, Fransa ve Amerika gibi bir çok ülkeye giderek oyunculuk eğitimi atölye çalışmaları düzenlemiştir.
Grotowski'nin oyunculuk disiplini, Doğu Tiyatrosu'nun oyunculuk eğitimindeki gibi kutsal ve temel olarak kişiliğin gelişimini hedeflemektedir. Amacı şamanistik bir gösteri yaratarak, toplumun hastalığı olan tabular, hoşgörüsüzlükler ve korkulardan kurtulmaktır. Bu yaklaşım, giderek tiyatrodan psikoterapiye yönelişi getirmiştir. Tiyatrodan psikoterapiye doğru gelişen bu süreç de via negativa'nın mantıksal uzantılarıdır. Bu yeni arayış tiyatro ötesi çalışmalar olarak adlandırılır.
Tiyatro ötesi arayışların bir basamağı olan ve 1978 - 1982 yılları arasında Kaynaklar Tiyatrosu adı altında yürütülen bir çalışmada Japon, Hint, Haiti, Bali ve Meksika yerlilerinin katılımı ile arkaik kültürler araştırılır ve bu araştırma sonucu yoga, Haiti yerlilerinin büyülerinden olan voodoo, Sufi törenlerindeki dönmeler, Zazen meditasyonu, savaş sanatı eğitimi gibi kaynaklar, eğitim yöntemi olarak kullanılmaya başlanır. Bu arayışlar Grotowski'yi T' ai Chi ve yoga benzeri basit hareket dizgeleri oluşturmaya itmiştir.
Grotowski'nin 1983 yılından bu yana oluşturduğu ve uluslararası topluluklarla yürüttüğü eğitim çalışmalarında da doğaçlama kullanımı belirleyicidir. Bu çalışmalara belli sınavlardan geçen katılımcılar alınır ve çalışmalar iç ve dış mekanlarda çıplak ayakla yapılır. Konuşma kullanımı sınırlı ölçüdedir. Haftada ondokuz ile otuz saat arası yapılan bu çalışmalar, fiziksel eğitim, ses çalışmaları, bireysel çalışmalar, çalışmaları ve gösteri yapısı geliştirme üzerine kurulmuştur.
Objective Drama  kitabında yer alan çalışmalar:
Fiziksel Eğitim:
'Tiyatro Laboratuvarı'nda yapılan çalışma ilkelerindeki gibi kişinin organizmasındaki engelleri yok etmek ve zayıf yanları üzerinde yoğunlaşılır. Her katılımcı zayıf yanlarından yola çıkarak fiziksel sınırlarının üstesinden gelmeye yönelik altı bireysel temrin yapar. Örneğin, bir oyuncu koşma çeşitlemelerini ele alır; vahşi bir hayvan gibi özgürce veya on yaşında bir çocuk gibi koşmak ve buna benzer denemeler yapar. Çalışma mekanı değiştirilerek, herkesin farklı alanlarda yapabilirlikleri sınanır. Bunlara ek olarak, her birey diğer katılımcılarla, nesnelerle, belirli imgelerle veya anılarla ilişki geliştirir. Bu ilişkilerden bazıları, göğse sarılı bir yılanla mücadele, omurganın ileri geri giden bir top gibi boyundan kuyruk sokumuna doğru hareket ettirilmesi...v.b. dir. Toplu yapılan çalışmalarda hedef, farkındalığı ve birbirlerine karşı sorumluluğu geliştirmektir.
Katılımcı temel fiziksel eğitimde uzmanlaşınca daha bireysel temrinlere yönelir. Gerçek veya hayali partnerlerle içsel aksiyonlara girişir. Eğitimin dış yapısı aynı kalırken ayrıntılar doğaçlamalarla çeşitlendirilir.
Ses Çalışmaları:
Lider tarafından öğretilen geleneksel şarkılarla yapılan bu çalışma, yazılı ya da ses kayıtları ile değil, eskiden olduğu gibi doğrudan kişiden kişiye aktarılarak, en ince ayrıntısına kadar öğrenilene kadar sürdürülür. Aynı 'Tiyatro Laboratuvar'nda olduğu gibi bu çalışmada da hedef, tempo ve melodiye odaklanma yanında bedende bulunan farklı tınlatıcıları keşfetmek ve bunları kullanabilmektir. Şarkılar tam olarak öğrenildiğinde bunlara hareketler eklenir; yürüme çeşitleri, belli bir düzenle koşma veya basit sallanmalar v.b. Bu hareketler oyuncunun daha özgür şarkı söylemesine olanak verdiği için şarkılara katkıda bulunur.
Tüm eğitim çalışmalarında gösteriye en yakın olanı ses çalışmalarıdır. Çünkü bu çalışma için özel giysiler giyilir, belirli bir yer ayarlanır ve ışıklandırma kullanılır.
Grup Çalışmaları:
Bali' den alınarak geliştirilen hareket dizgesi toplu olarak yapılır. Oldukça zor bedensel hareketlerden oluşan bu dizge öğrenildiğinde, her birey kendi ritmine ve bedenine uygun doğaçlamalarla bu hareketleri kendine malederek yapmayı sürdürür. Toplu yapılan doğaçlamalardan biri izleme doğaçlamasıdır.
  İzleme Doğaçlaması: Hareket dizgelerinden oluşan bu çalışma doğaçlamaya dayalıdır. Hedef izlemektir. Doğaçlama grup enerjisi ve tempo - ritme dayalıdır.
  Partnerler arasında bağlantı / bağlantısızlık ve fiziksel diyalogu geliştirir. Sosyal maskların kırılmasını sağlar. En önemlisi de bedenin özgürce itkilere göre hareket etmesine yardımcı olmasıdır. Katılımcıların fiziksel koşullarını umursamadan kendi dikkat ve dayanma sınırları ile yüzleşmesine olanak verir. Hem olaya, hem de birbirlerine karşı uyanık olmak durumundadırlar. Bu doğaçlamada konuşma, rasgele şiddet kullanmak, yere vurmak, trans durumunu taklit etmek, dokunma, çarpışma  günlük yaşamda kullanılan hareketler, hayvan taklitleri yapmak ve el, diz üzerinde sürünmek gibi şeyler yasaktır. Önemli olan mekanı olabildiğince değerlendirmek, yeri araştırmak, lideri izlemek ve her an uyanık olmaktır. Oyunun kuralları anlaşılana kadar katılımcılar, lider tarafından mekanın çeşitli yerlerine yerleştirilirler. Lideri taklit etmezler ama izleyen takım tarafından yapılan çeşitli hareketlere katılırlar. Doğaçlama başladığında hiç bir nedenle durdurulmaz. Örneğin, lider çömelerek doğaçlamayı başlatır. Herkes ayakta, donmuş durumda birbirlerinin soluk alıp vermelerini dinler Nefeslerin alçalıp, yükselmesinden birbirlerinin ne yapacaklarını anlamaya çalışırlar Biri sabırsız, araştırıcı ve merak uyandıracak biçimde alanda hareket etmeye başlar. Bir diğeri onu izler ve bakışları ile onu durdurmaya çalışır v.b.
Önemli olan bu doğaçlamanın yaşamda başka hiç bir şey bilinmiyormuş, hareket etmenin tek yolu buymuş gibi yapılmasıdır.
Grotowski son çalışmalarında  'doğaçlama'  terimi yerine 'rendering' (Yorum, oynama)  terimini kullanmayı daha uygun bulmuştur
Bir diğer doğaçlama temrini ise; iyi bilinen bir yöntemden yola çıkılarak yapılan doğaçlamadır. Örneğin, Ortaçağ şövalyelerinin kılıç kullanımı üzerine uzun süre çalışılır ve ustalaşılır. Ancak bir insan bu konuda usta da olsa bir karşılaşma sırasında yalnızca bildiklerini uygulaması, mücadeleyi kazanmasına yetmez. Mücadele anında karşılaştığı şeylerde başarılı olmak için düşünmeden doğaçlama yapması gereklidir Bu nedenle oyuncuların görünmeyen şeyler konusunda uyanık olması, düşmanını görmediği zamanlarda ne zaman yaklaşacağını bilme yetisi kazanması üzerine doğaçlamalar yapılır.
Bireysel   Hareketler: Hareket noktası olarak bir metin, şarkı veya durumun kullanıldığı tek kişilik doğaçlamalardır. Örneğin, herkes bir araştırma konusu seçer sonra buna yönelik karakterin yaşamından yola çıkarak aksiyonlar geliştirir.
Oluşturulan metin şarkıya dönüştürülür. Hedef inandırıcı olmak ve metni anlatabilmektir. Doğaçlamanın ikinci aşamasında lider farklı kişilerin doğaçlamalarından parçalar alıp montajlayarak yeni bir doğaçlama oluşturur.
Gösteri Yapılan: Doğaçlamalarla aksiyonlar bulunur, geliştirilir ve yinelenebilir bir yapı oluşturulur. Anlatı, karakterizasyon, tavırlar ve montajla yazıtı diyaloglar ya da şarkı formunda diyaloglar oluşturulur. Bu yapı doğaçlamalarla geliştirilerek gösteri yapılarına ulaşılır.
Grotowski'nin günümüzde kullandığı doğaçlamalar arayışlarıyla doğru orantılı olarak sürekli değişmektedir. Geliştirdiği eğitim temrinleri, Batıda oyuncuya beceri kazandırmak ve oyuncu eğitimine yeni bir bakış açısı kazandırmak işlevi görmektedir. Bir çok topluluk Grotowski'nin Yoksul Tiyatro döneminde geliştirdiği oyunculuk tekniğini kullanmaya yönelmiştir. Ancak, ses ve beden temrinleri 'Tiyatro Laboratuvan'nda yapılan uzun denemeler sonrasında oluşturulmuştur. Grotowski'nin oyuncuları bedenlerinin her parçasını birbirinden bağımsız olarak tam yetkin biçimde kullanabilmenin yanında ses olanaklarını da sınırlamaların ötesine geçip tam kapasite kullanabilmektedirler. Bu nedenle bunların aynen alınıp, kullanılması sakıncalıdır. Bu temrinler yapan kişiye, yapılış süresine ve ortama göre farklılıklar getirir. Ayrıca bütün temrinler öğrenildikten sonra her oyuncunun bedenine, algısına ve ritmine göre oyuncunun özgürce geliştirdiği doğaçlamalarla farklılaşır. Bu açıdan da doğaçlamalar bireysellik taşır. Bu nedenle hiç bir topluluk bu yöntemleri 'Tiyatro Laboratuvarı' kadar ustaca kullanamamakta ancak basitleştirerek denemektedirler.




Yorumlar

Popüler Yayınlar